• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Eylül 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Demokrasi kapitalizm çelişkisi-Mehmet Bozgeyik yazdı…

4 Ekim 2018 Perşembe - 00:02
Kategori: Yazarlar

KESK Eş Genel Başkanı

Kapitalizmle demokrasi arasında hiçbir zorunlu ve içsel bağ yok. Bu bağ yalnızca tekelci kapitalizm çağında değil, aslında serbest rekabetçi dönemde de yoktu. Kapitalizm koşullarında demokrasinin kavuştuğu sınırlar, elde edilen hak ve kazanımlar, özgürlükler alanındaki bütün genişlemeler işçilerin, köylülerin, diğer emekçi kesimlerin, kadınların ve bütün ezilenlerin ağır bedeller pahasına sürdürdüğü kesintisiz ve zorlu mücadelelerin ve direnişlerin ürünüdür. Olup biten, özünde, sermayenin aşağıdan mücadelelerin basıncı altında esnemesinden ve kendi meşruiyeti için demokrasiye rıza göstermesinden ibarettir. Ancak bu rıza koşullu, ikircikli ve geri alınabilir bir rızadır

Kriz süreci aynı zamanda demokrasi ile kapitalizm arasındaki çelişkinin de keskinleştiği ve demokrasi uğruna mücadelenin artan bir önem ve aciliyet kazandığı dönemlerdir de. Zira böyle dönemlerde sermaye saflarında demokrasiden kurtulma, demokrasiyi askıya alma, otoriterleşme, hatta gerektiğine bir seçenek olarak faşizme meyletme eğilimi güç kazanmaya başlar. Bu da demokrasi uğruna mücadeleyi hem bütün ezilenler hem de işçi sınıfı bakımından daha yakıcı hale getirir. Bugün böyle bir dönemden geçmekteyiz. Bütün kapitalist dünyada sağın yükselmesi, otoriter yönelimlere tanık olmamız, toplumsal kutuplaşmanın “uç”lara doğu kayması, “sağ popülist”, faşist, neo-faşist, ve ırkçı hareketlerin siyasi sahnede öne çıkma çabaları tesadüf değildir.

Genel bir eğilimin ülkeden ülkeye farklılaşan yansımalarıdır. Türkiye’de 24 Haziran seçimlerinden sonra iktidar bloğunun açıktan İslam-Türk sentezine dayalı bir faşist rejimin inşası ve kurumsallaştırılması olarak karşımıza çıkmakta; bu durum hem demokrasi uğruna mücadeleyi hem de bu çerçevede en geniş güçlerin birliğini ve ortak mücadelesini en öncelikli görev haline gelmiştir.

Bunun nedeni; krizin mahiyeti ve karakteridir. Bu, herhangi bir kriz değil; bir “büyük buhran”. Bu bakımdan, 1929 “büyük buhran”ını andırır; hatta ondan daha derin ve süreğen olduğu söylenebilir. Çok boyutlu, çok katmanlı, farklı dinamiklerin üst üste bindiği bir buhrandır. Her ne kadar Kapitalizmin aşırı birikim, aşırı üretim, kapasite fazlası, kar oranlarında düşüş, talep ve pazar yetersizliği ilk göze çarpan ve hemen saptanabilen görüngüler olsa da sadece iktisadi terimlerle açıklanamaz; Sadece iktisadi müdahalelerle ve kapitalizmin iktisadi işleyiş yasaları çerçevesinde aşılamaz. Çünkü bugün yaşadığımız kriz sadece kapitalizmin yarattığı yeni liberal politikaların ortaya çıkardığı bir finansal kriz olmayıp, aynı anda, hem toplumsal hem siyasi hem ekonomik hem de ekolojik bir krizdir. Bugün reel sektörün krizine dönüşen bu süreçte emekçileri bekleyen en önemli tehditlerden birisi toptan işten atmalar, kamuda işgüvencesinin ortadan kaldırılması, Özel Hukuk sözleşmeleri dayatmaları, en temel haklarımız olan örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılar, toplantı- gösteri, grev yasakları ile en demokratik hakların ortadan kaldırıldığı bir dönem olarak ele almak zorundayız.

Bu gün sermaye sınıfı dışında kalan toplumun yüzde doksan dokuzu bu krizden etkilenmektedir. Giderek artan bir yoksullaşma, eğitim ve sağlık alanında giderek artan özelleştirme uygulamaları, kamunun sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarında kısıtlamaya gitmesi, aşırı güvenlikçi politikalar ve uygulanan savaş bütçesi başta emeği ile geçin işçiler ve kamu emekçileri olmak üzere, tüm toplumsal kesimleri en derinden etkileyecektir. İktidar bloğu bu kriz sürecinin milli-maneviyatçı bir hamasetle aşmaya çalışırken giderek daha fazla dışa bağımlı, üretimden kopuk cari açığı büyütecek politikalara sürüklenmeye devam etmektedir. Yıllardır uyguladığı beton ve ahbap çavuş ekonomisi halkların yoksullaşmasını daha fazla derinleşecektir.

Şimdi bu kriz ve onun ötelenmesi için iktidar bloğunun uyguladığı bu baskıcı ve otoriterleşmeye karşı ne yapacağız… Yeni rejimin oraya çıkarmış olduğu krizlere karşı ortak bir mücadele hattını nasıl geliştireceğiz. Bugün açısından emekçilerin, bu krizden etkilenen tüm toplumsal kesimlerle birlikte bir mücadele programı oluşturmaları zaruri hale gelmiştir. Emekçiler olarak Kapitalist yeni liberal sömürge politikalarının iflası ile ortaya çıkan krizin,toptan işten atmalarla işsizliğe, yüksek enflasyonla beraber daha fazla yoksullaşmaya, pahalılığa, şirketlerin ard arda iflaslarına, vurgun ve sermaye talanına karşı emekçilerin yoksul halkla birlikte mücadeleyi büyütmenin,iktidar bloğunun milliyetçilik,mezhepçilik politikalarına karşı halkların kardeşliği,barış ve demokrasi taleplerini öne çıkaracak zeminlerde işyerlerinden yerel platformlardan başlayarak yerimizi almalıyız., Şimdi Yeni Rejime karşı ezber bozan bir muhalefet yaratma zamanı diyerek harekete geçmeliyiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çocuk hak ihlallerini unutmamak, unutturmamak!

Sonraki Haber

HDP’nin iktidardayken yapmadıkları

Sonraki Haber

HDP'nin iktidardayken yapmadıkları

SON HABERLER

Hafızayı inşa etmek ve onarmak

Hafızayı inşa etmek ve onarmak

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

OVP deyip geçmemek gerekir

OVP deyip geçmemek gerekir

Yazar: Bedri Adanır
15 Eylül 2025

Batı medeniyetini nasıl bilirsiniz?

Şeylerin gerçeğiyle yüzleşebilmek!

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Dünün mukadderatı, bugünün paradoksu…

Dünün mukadderatı, bugünün paradoksu…

Yazar: Heval Elçi
15 Eylül 2025

Ekolojik inşalar, demokratik siyasetin de önünü açar

Ekolojik inşalar, demokratik siyasetin de önünü açar

Yazar: Özge Kar
15 Eylül 2025

Kadın katliamları ideolojiktir!

Kadın katliamları ideolojiktir!

Yazar: Bedri Adanır
15 Eylül 2025

‘Bir özgürlük manifestosu: Jin, Jiyan, Azadi’

‘Bir özgürlük manifestosu: Jin, Jiyan, Azadi’

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
15 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır