• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Haziran 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Özgür Müftüoğlu

Yabancı düşmanlığı

24 Haziran 2023 Cumartesi - 00:00
Kategori: Özgür Müftüoğlu, Yazarlar
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorumluluğu…

“İnsanları öz yurtlarını terk etmeye aşırı yoksulluğun -savaşın, etnik yıkımın- zorladığına ve göçmen işçilerin kapitalistler tarafından en utanmaz biçimde sömürüldüklerine kuşku yoktur.”

V. İ. Lenin

Toplumda “hırsızlığın, bireysel şiddetin, tacizin, işsizliğin, yoksulluğun, bilumum musibetin ve kötülüğün, sığınmacılardan geldiği düşüncesi” hızla yayılıyor. Savaştan, etnik kırımdan, açlıktan kaçarak yaşamda kalabilmek için Türkiye’ye sığınan Suriyeli, Afgan, diğer Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden insanlar, ülkede yaşanan ekonomik, siyasal ve sosyal çürümenin, yıkımın baş sorumlusu olarak görülüyor. Geride bıraktığımız seçim sürecinde gerek iktidarın gerekse muhalefetin “sığınmacılara yönelik tepkileri oya dönüştürmek” için kullandığı ırkçı, ayrımcı dil, yabancı düşmanlığını körükleyen en önemli etkenlerin başında geliyor. Medyada sıkça yer verilen provokatif haberlerin etkisini de azımsamamak gerekiyor elbette.

Yabancı düşmanlığı özellikle işçi sınıfının orta ve üst katmanları ile küçük burjuvazi olarak tarif edilebilecek olan kendi hesabına çalışan küçük üretici, esnaf ve çiftçiler arasında daha yaygın. Bunlar içinde aile fertleri -hatta kendileri- gelişmiş Avrupa ülkelerinde göçmen olarak bulunmuş ve yabancı düşmanlığının mağduru olmuşların sayısı da az değil.

İnsanların ekonomik, siyasal ya da sosyal nedenlerle bireysel ya da topluluklar halinde yaşam mekanlarını değiştirmesi olarak tarif edebileceğimiz göç, insanlık tarihinin her döneminde yaşanmış bir olgu. Ancak kapitalizm; göçün öznesi olan insanın (aynı zamanda kapitalist üretimin öznesi olan emek gücünün de) sahibi olmak ve sermaye birikimi sağlamak için göçü, önemli bir fırsat olarak değerlendiriyor. Dolayısıyla tüm üretim faktörlerini belirleyen ve denetim altında bulundurmayı sermaye birikiminin vazgeçilmez ilkesi olarak kabul eden burjuvazi, üretimin temel unsuru olan emek gücünün yer değiştirmesi olarak gördüğü göçü de kendi çıkarları için kullanabileceği biçimde yönlendirmeyi, kontrol altında tutmayı amaçlıyor.

Ulus devletleşme süreciyle birlikte keskinleşen ulusal sınırlar ve bu sınırlar içinde devletlerin sahip olduğu egemenlik hakları göç olgusuna yeni bir boyut kazandırdı. Örneğin erken sanayileşmiş ülkeler, üretimin merkezileştiği Fordist dönemde emekçiler arasında rekabeti arttırarak üretim maliyetlerini düşürmek için, kendi ülkelerindeki emek gücünden daha ucuza olan “çevre emek gücünün kendi ülkelerine göçü”nü teşvik ederdi (60’lı 70’li yıllarda Avrupa ülkelerinin Türkiye, Yunanistan gibi ülkelerden emek göçünü teşvik ettiği gibi). Oysa ticari ve finansal serbestleşmeyle birlikte üretimin “ucuz emek taahhüdünde bulunan” çevre ülkelere kaydığı küreselleşme sürecinde ulusal egemenlik hakları, göçü engellemek için kullanılıyor.

Türkiye, 60’lardan itibaren merkez kapitalist ülkelere “göç veren” ülke konumundayken, 90’larla birlikte önce dağılan Doğu Bloku ülkelerinden gelen, ardından da savaşların, kitlesel katliamların yoğunlaştığı Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden Avrupa’ya geçmek isteyenler için bir “geçiş ülkesi” haline geldi. Ucuz emek üzerinden küresel rekabette yer almaya çalışan bir ülke olarak Türkiye, geçiş ülkesi olma konumunu da kullanarak, 2016’da AB ile yaptığı mutabakat ile Ortadoğu ve Afrika’dan Avrupa’ya göçü engelledi. Böylece AB ülkelerine geçmek isteyen milyonlarca göçmen, Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yerleşmek ve yaşamlarını sürdürebilmek için son derece düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldı.

Sokaklarda şiddet, taciz, hırsızlık gibi gerekçeler öne sürülse de yabancı düşmanlığının kökeninde, en ucuza ve en kötü koşullarda çalışmaya razı olan göçmen işçilerin yerli işçiyle rekabet ederek ücretleri düşürmesi yatıyor. Emekçiler arası rekabeti arttırmasının yabancı düşmanlığını körüklemesi, dönemsel bir olgu olmadığı gibi Türkiye’ye özgün bir durum da değil.

Emperyalist düzende, emekçiler arasında milliyet ve etnik kimlik temelinde “ayrımcılık” yaratmak; kendisine ayrıcalıklı bir konum atfedilenleri ise bu konumu kaybetmemek için “yabancı” kategorisine koyduklarına karşı -ırkçılık, milliyetçilik kışkırtarak- düşmanlaştırma çabası her zaman olagelmiş.

Göç, sermaye açısından emeği ucuza sağlamak için bir fırsat yarattığı gibi işçi sınıfı için de ulusal farklılıkları, ön yargıları kırmak ve kapitalizme karşı enternasyonal mücadeleyi yükseltmek için büyük bir olanak sağlıyor. Burjuvazinin siyasetçisiyle, medyasıyla yabancı düşmanlığını kışkırtarak yerli ve göçmen işçiler arasındaki rekabeti öne çıkarmaktaki gayesinin de emekçilerin dayanışmasını ve ortak mücadele olanağını engellemek olduğunu görmek gerekiyor.

Savaşsız, sömürüsüz bir dünya için “tüm dünya işçilerinin, halklarının birleşmesi” kaçınılmaz. Bu da ancak burjuvazinin oyununu bozarak yabancı düşmanlığını kırmak ve ortak mücadele olanaklarının değerlendirilmesiyle mümkün.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sır Olup Gitmek!

Sonraki Haber

‘Kama’ olmak ya da ‘beklemek’

Sonraki Haber
Kürtlerin pabuçları kirli mi?

‘Kama’ olmak ya da ‘beklemek’

SON HABERLER

Amed, Riha ve Adana’da ‘eziyet yönetmeliğine’ tepki

Amed, Riha ve Adana’da ‘eziyet yönetmeliğine’ tepki

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

İş makinesi operatörü, yıktığı binanın altında kalarak yaşamını yitirdi

İş makinesi operatörü, yıktığı binanın altında kalarak yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

İsrail saldırılarına misilleme: İran’dan yeni füzeler fırlatıldı

İsrail saldırılarına misilleme: İran’dan yeni füzeler fırlatıldı

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

KRT işçilerinin direnişi 14’üncü gününde devam ediyor

KRT işçilerinin direnişi 14’üncü gününde devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Gökkan’ın savunma yapmayı ret ettiği mahkemede hapis cezası

Ayşe Gökkan, yeniden yargılandığı davanın ilk duruşmasında savunma yaptı

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Barış Annesi Hamdiye Şimdi hayatını kaybetti

Barış Annesi Hamdiye Şimdi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

‘Jin jiyan azadî’ yazılaması yapan çocuk tutuklandı

‘Jin jiyan azadî’ yazılaması yapan çocuk tutuklandı

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır