Son aylarda posta kutuma çok az mektup geliyor. Oysa geçen yıllarda, o kadar çok mektup ulaşıyordu ki, posta kutuma -neredeyse- asıl işim olan gazeteciliğe çok az zaman ayırabiliyordum.
İçeride yaşadıkları sorunları ve bu arada içerideki üretimlerini bana ulaştırmak isteyen mahpus arkadaşlarımız iyice pahalı hale gelen posta pulu için ayırabildikleri son liraları sanırım ilk önce aileleri sonra da insan hakları kuruluşlarına göndermek istedikleri mektuplara tercih ediyorlar.
Ama yine de bunca harala gürele içinde içeriden yeni yayınlanmış kitaplar ulaşabiliyor bana. Nitekim bu hafta Haydar Demir’in öykü kitabı ulaşınca, içeriden esen bu rüzgârı içime çektim ve biraz olsun ferahladım. Böylesi bir çalışmayı, fırından yeni çıkmış bir ekmek gibi sizlerle paylaşmak isterim:
Favori Yayınları’ndan çıkan “Kokulu Rüzgâr” isimli bu öykü kitabını Haydar Demir yazmış. Kendisi müebbet hapis cezasını bitirmeye çalışıyor cezaevlerinde. Şu anda Bafra T Tipi Cezaevi’nde.
Haydar Demir, 1967 doğumlu. Ankara’da doğmuş ve halen her gün önünden geçtiğim Hacettepe Üniversitesi’nde okumuş. Ancak girdiği bölüm kendini pek cezbetmemiş olmalı ki, metal sektöründeki kimi fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başlamış ve 1999 yılında İskenderun’da tutuklanmış.
O yıldan bu yana, yani 26 yıldır çeşitli cezaevlerinde tutulmakta olan Haydar Demir’in öykü ve şiirleri Evrensel, İnsancıl ve Berfin Bahar gibi dergilerde yayınlandı. İlk öykü kitabı olan “Makine” Evrensel Yayınlarında yayınlanan Haydar Demir’in ikinci öykü kitabı olan “Kokulu Rüzgâr” arka kapağında şöyle tanıtılıyor:
“Yaşamının büyük kısmı ‘‘içeride’’ geçse de ‘‘dışarıya’’ ve orada yaşananlara hiç de kayıtsız değil Haydar Demir…
İşçileri, emekçileri, köylüleri, esnafı, zanaatkârı farklı yanlarıyla ele alıyor Demir…
Onun öykülerinin kahramanları genellikle yoksul insanlar; meydan okuyan, korkan, aç kalan, ihanet eden, kaçan, kovalayan, umut eden, ölen, öldüren, karşılıksız seven, acı çeken, acı çektiren, direnen, teslim olan, savaşan, utanan ve utanmayan insanlar. Yani gerçek insanlar…
Evet, kapı komşumuzun, asker arkadaşımızın, fabrikada yan yana, tarlada omuz omuza çalışan eşimizin, dostumuzun, akrabalarımızın ibretlik hikâyeleri yazdıkları…
Hikâyelerin kahramanları kadar yalın, onlar kadar sahici ve onlar kadar etkileyici bir dili var Demir’in…
Kendi ‘‘içerde’’ olsa da dili özgür, kalemi kıvrak onun. Beyni ise firarda anlaşılan…”
Kitapta 25 öykü bulunuyor. Kitaba adını veren “Kokulu Rüzgâr” isimli öyküden başlayarak, okumaya başladığınızda, Haydar Demir, sizi sıcak, sarı sıcak bir ortama davet ediyor. Ben bu davete icabet ettim; umarım siz de edersiniz…