Tam 34 yıldır içerideyim; tüm eklemlerim kireç tutmuş. Umarım bu mektup, içeriden size yazdığım son mektup olur. Diğer cezaevlerinde 30 yılı dolduranları tahliye ederlerken, bizler burada unutulduk.
İçeriden / Hüseyin Aykol
Düzce T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Resul Baltacı, 14 Nisan 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Basın konusundaki kıt olanaklarımıza rağmen ülkemizde gerçekleşen barış iklimini takip ediyoruz. Şu ana kadar çok güzel gidiyor. Bütün acılara rağmen, toplumun barışması ülkemizin birlik ruhu içinde Ortadoğu ve birçok bölgeye öncülük edecek kadar güçlenecektir. Özgür yaşamak her insanın hakkıdır. Tüm kültürler birbirinin içine karışmıştır. Hiçbiri tekil ve katıksız değildir.
Nitekim Dostoyevski, “İnsanlık her zaman çok büyük bir sevincin var olduğuna inanmaya susamıştır” der. Zaman her zorluğu gidermenin yolunu buluyor. Alman şair Goethe ise “Kaybedecek bir şeyi olmayan insandan korkulur” demiştir. Biz ülke ve halk olarak çok büyük bir servete sahibiz. Büyük bir kültür ve kardeşlik tarihimiz var. Dolayısıyla çok büyük zenginliğimiz bulunuyor. Emperyalist yamyamların gözü bu yüzden üzerimizde. Barışı, huzuru ve özgür eşit yaşamamızı istemiyorlar. Ama bu kez, tarihte de olduğu gibi, yine barışacak ve başaracağız.
Değerli hocam, biz burada sadece altı arkadaş kalıyoruz. Herkesin size selamları var. Şu ana kadar olumlu bir gelişme yok burada. Herkesin gözü Ankara’da. Ne gibi yeni sonuçlar çıkar bilemiyoruz. Benim bireysel durumum ise eskiden daha çok rahatsız haldeyim. Kimi hastalıklarım beni zorluyor. Her ay sevk yazıyorum ama cevap hep ret geliyor. Ailem Diyarbakır ve Batman’da olduğu için ziyaretime pek gelemiyorlar. Hem maddi hem de ruhsal olarak çok zorlanıyorlar. Burada tedavi olma imkanları yok. Ameliyat olsam, sakat kalma riski yüksek; yine tedavi sırasında yanımda kalacak kimse yok.
Beni üç yıl kadar önce sağlık heyetine çıkarmışlardı. Hiçbir muayene yapmadan, yani sadece dış görünüşüme bakarak rapor verdiler. Tamam dışarıdan bakınca, hiçbir şeyim yok ama içerideki hastalıklarım üst üste gelmiş durumda. Tam 34 yıldır içerideyim; tüm eklemlerim kireç tutmuş. Umarım bu mektup, içeriden size yazdığım son mektup olur. Diğer cezaevlerinde 30 yılı dolduranları tahliye ederlerken, bizler burada unutulduk. Aslında buraya bir milletvekili heyeti gelse, durumlarımız düzelirdi! Sahi, bana göndermiş olduğun “Özgür Basın Tarihi” kitabınızı bir solukta okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık! Özgür basında emeği geçen tüm arkadaşlara sevgiler, saygılar…”
****
Bafra T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Metin Turan, Tacim Çiçek’e gönderdiği 20 Nisan 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bana göndermiş olduğunuz ‘Bela Mıknatısı’ isimli kitabınızı alıp, okumak üzere heyecanla beklediğim sırada kitapla ilgili alınmış bir kararı bana tebliğ ettiler. 13 Mart tarihli kararda ilgili kanun, yönetmelik ve kılavuzlara atıf yapılmış. Sizin de elinizde bulunsun, güzelim romanınızla ilgili anılarınızda arşiv niteliği kazansın diyerek metnin bir kısmını yazacağım:
“… Bela Mıknatısı adlı kitabın incelenmesi neticesinde, bahse konu kitabın 9. sayfasının ilk paragraf ilk satırında ‘Her şey… ile başlayıp, 12. sayfasının ilk paragraf son satırında ‘bile’ ile biten yazı ve yorumlarda, kişileri intihara sürükleyici yazı ve yorumların yer verildiği, 13. sayfasında ‘sevdiğim yazarlar’ başlığı altında yer alan yazı ve yorumlarda intihar eden yazarlara yönelik açıklayıcı şekilde intihar vakalarına yer verildiği, aynı nitelikteki yazı ve yorumlara kitabın diğer sayfalarında da yer verildiği görülmüş olup, bahse konu kitabın hükümlü üzerinde psikolojik baskı oluşturup hükümlünün intihara teşebbüs etme yönelimine sebebiyet verebileceği, hükümlü ile aynı ortamda bulunan diğer hükümlüleri korku, kaygı ve paniğe yol açabilecek ve aynı zamanda hükümlüleri suça teşvik edebilecek durumda olduğu değerlendirilerek hükümlü Metin Turan’a verilmemesine karar verilmiştir.”
Kendisi de yazar olan Metin Turan, bu konuda idareye içinde Suç ve Ceza, Ölüler Evinden Anılar, Ecinniler gibi dünyaca ünlü klasik romanlardan ve daha birçok yazardan örnekler verdiği uzun bir itirazda bulunmuş. Bakalım ne olacak?
* * *
Antalya S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Burhan Güneş’in Adil Okay’a göndermek istediği 12 sayfalık mektubu idare tarafından sakıncalı bulunmuş. Burhan Güneş, yazdığı uzun mektubunda seyrettikleri televizyon kanallarındaki panelistlerin sarfettikleri “Bizi bitirmişler!” sözüne takılıyor. Ama yan kanaldaki saftirik kalemşor ağzından yanlışlıkla şöyle kaçırdı: “İçeride (cezaevlerinde) 20 bine yakın etkin militanları var, dedi. Bir başkası, Rojava dedikleri yerde 100 bin kişilik ordu kurmuşlar” deyince güldüklerini falan anlatıyor mektubunda.
Bu konuda 26 Şubat 2025 günü alınan dört sayfalık kararın sonunda şöyle deniyor: 1. Hükümlü Burhan Güneş tarafından Adil Okay’a gönderilmek üzere yazılan mektubun tarafımızca altı çizili olarak belirtilen yerlerinin çizilerek gönderilmesine, 2. Kararın adı geçene bildirilmesine, 3. Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Antalya İnfaz Hakimliği’ne itiraz hakkının bulunduğunun, itiraz edilmemesi durumunda kararın kesinleşeceğinin, 4. İnfaz Hakimliği kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz hakkının bulunduğunun hükümlüye bildirilmesine oy birliği karar verilmiştir.”
* * *
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Engin Bulut, Adil Okay’a gönderdiği mektupta şöyle diyor: “Sevgi ve selamlar olsun sana-aileye, görülmüştür ailesine ve sakinlerine, iyi olmanız dileklerimle. Ben de iyiyim, mahpusluğa devam ediyorum… Değişen bir şey yok, aynı banyo, aynı maşrapa devam ediyor zindan yaşamı…
Sağlık da iyi sayılır, bu aralar yine diz ağrıları musallat oldu. Sanırsam, herhalde, galiba yaşlanıyorum, yakında merdivenleri baston olmadığından, çek pas sapıyla çıkacağım. Ayrıca bir türlü anlayamadığım, Adana havası insanın sağlığını etkiliyor. Sabah yağmur yağıyor, öğle güneşli hava, akşam fırtına veya tam tersi, 4 mevsim varsa biz beş mevsim yaşıyoruz, tabii kar yağan bir mevsim yoktur.
Bugünlerde malumun ilanı ‘Yeni Türkiye’yi TV’den, gazetelerden takip ediyoruz. Ve halk bu ‘Yeni Türkiye’nin neler getireceğini bugünden gördüklerinden sessizliği bir kenara bırakıp haykırmaya başladılar… Böylesi bir süreç her şeye müsait ve sorumluluk sahipleri, sorumluluklarının farkına varıp gereğini yaparlar veya yapmaya çalışırlar, diyeyim. Bu arada Adalet Bakanı’nın açıklamalarını dinleyince gülmekten terliyorum, spor yapmama gerek kalmıyor:) Hangi ülkenin bakanı açıklama yapıyor, diye düşünüyorum. Neyse ben de “Gençlere Özgürlük” diyeyim, umarım tutuklanmam!”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Mehdi Boz’un 1 Mayıs İşçinin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’müzü kutlayan kartını aldık. Teşekkürler…
MEKTUBU GELENLER:
Burhan Güneş – Antalya S Tipi Cezaevi
Metin Turan – Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi
Resul Baltacı – Düzce T Tipi Kapalı Cezaevi
Mehdi Boz – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Engin Bulut – Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi