• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
26 Eylül 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Ortadoğu’da demokratik modernite çözümü

26 Eylül 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Ortadoğu’da demokratik modernite çözümü

Demokratik modernitenin geliştirmek istediği birliğin yaşam bulması mümkündür. Demokratik modernite halkın tarihsel kültür birikimlerinin bir ifadesidir. Herkesin kendi kimliğini halk temelinde çok özgürce ifade ettiği, büyük ulus, küçük ulus, etnik kavramlarına bakmadan herkesin kendi varoluşçuluğu temelinde eşit bir temsil düzeyine kavuştuğu bir bileşimdir

Rıza Altun

Kapitalist moderniteye karşı temel çözüm demokratik modernitedir. Demokratik modernite Ortadoğu zemininde kendisini nasıl örgütleyip var edecek? Önderliğin bu konuda öngörmüş olduğu birtakım oluşumlar söz konusudur. Birincisi, kapitalist modernite nasıl ki bölgede örgütlenirken temel ittifaklar esası üzerinden kapsayıcılık temelinde kendisini oluşturmaya çalışıyorsa, demokratik modernite de kendisini evrenselleştirmenin kavramsal düzeyini yakalamak zorundadır. Elbette bu tekil yaklaşımlarla gerçekleşmeyecektir, karşımızda kapitalist modernitenin evrensel durumu var, bunun karşısında demokratik modernitenin çözümü evrensel olmaktan geçiyor. Tekilci, ulusçu, milliyetçi, devletçi, dar toplumcu yaklaşımlar demokratik modernitenin oluşumuna uygun değildir. Evrensel oluşum da ancak tekil oluşumla kendisini meydana getirir. O halde tekil oluşumları reddetmiyoruz, ama tekil oluşumları sadece kendisiyle sınırlı bir oluşum olarak kabul etmiyoruz. Ortadoğu’da bütün tekillerin kendi varlığını koruması toplumsal çoğulculuğun ve özgürlüğün bir gereği olduğu kadar, bütün tekillerin sonsuza kadar kendilerini var etmelerinin yolu da evrensel olmalarıyla bağlantılıdır. Tekillerin kendisini evrenselleştirerek sonsuzlaştırması, demokratik modernitenin oluşumunun temel kilit taşıdır. Ortadoğu coğrafyasına, ihtiyaçlarına, kapitalist modernitenin Ortadoğu’da yaratmış olduğu atmosfere doğru cevap olabilen bir oluşum sistemini geliştirmek gerekiyor. Demokratik Konfederalizm; tekillerin kendilerini çeşitli biçimlerde örgütlediği, ekonomik alanlarını komünler biçiminde örgütlediği, siyasal alanlarını özgürlük ilkeleri temelinde örgütlediği sistemi ifade ediyor.

Önderlik bu konuda bazı öneriler geliştirmiştir. Politik merkez olarak ‘Dicle-Fırat Tarım-Su-Enerji Alanları’ temelinde Kürdistan’ı, Türkiye’yi, Suriye’yi, Irak ve Lübnan’ı içine alan bir konfederal sistem; Arabistan’ı, Arap kabilelerini içerisine alan bir Arap konfederal sistem; İran, Afganistan, Pakistan’ı içerisine alan bir konfederal sistem; Mısır, Kuzey Afrika’nın yukarısına doğru yayılan bir konfederal sistem; Kafkasya’da oluşabilecek bir konfederal sistem; bölgelerin özelliklerine göre, coğrafyanın tarım alanlarına göre, coğrafyanın zenginlik kaynaklarına göre oluşmuş bir çözüm yaklaşımı var. Önderlik temel çözümün ancak bu temelde gelişebileceğini söylüyor. Böyle bir gelişme bütün sorunları barışçıl temelde çözen bir gelişmedir. Bu noktada, ‘Bu kadar oluşum nasıl bir araya getirilecek?’ sorusu sorulabilir. Zaten kapitalist modernite bunların tümünü ulus-devlet temelinde bir araya getirmiş durumdadır. Bunların birbiriyle savaşıp çatıştıklarına bakıp aldanmamak gerekiyor, savaşıp çatışıyorlar diye bunlar sistemin çok dışında ya da karşısında değiller, zaten ulus-devlet olduktan sonra artık kapitalist modernitenin sistemi içerisindesin, birbirleriyle çatıştırma ve savaştırma ise tam bir köylü politikasıdır. İki gücü birbiriyle kavga ettirerek kendisine bağlamanın çok basit bir yolu ve kurnazlığıdır.

Demokratik modernitenin geliştirmek istediği birliğin yaşam bulması mümkündür. Demokratik modernite halkın tarihsel kültür birikimlerinin bir ifadesidir. Herkesin kendi kimliğini halk temelinde çok özgürce ifade ettiği, büyük ulus, küçük ulus, etnik kavramlarına bakmadan herkesin kendi varoluşçuluğu temelinde eşit bir temsil düzeyine kavuştuğu bir bileşimdir. Böyle bir bileşimi reddedecek tek bir güç vardır, o da tekellerdir. Tekeller her şeyi kendi egemenlikleri altında tutmak isterler. Demokratik modernite, tekellerin birlik anlayışına son vererek herkesin kendisini özgürce ifade ettiği bir birlik konfederasyonudur. Demokratik modernite kuramı hem modernitenin ve uygarlığın yaratmış olduğu evrensel krizin oluşum nedenlerine cevap olmak itibariyle hem de toplumsal çöküşü durdurmak ve toplumun özgürce kendisini ifade etmesi için bulunmuş bir çözümdür. Elbette ulus-devleti, endüstriyalizmi, kapitalizmi esas alanlar bunu kabullenemezler; pozitivizm düşüncesine sahip olanlar bunu anlayamazlar, kavrayamazlar. Onlar elbette bunun imkânsız olduğunu düşünürler. Ama halklar cephesinden bakan, sorunlara doğru çözüm cephesinden bakan ya da böyle bir bakışı ihtiyaç olarak hisseden, -ki bu da geniş halk yığınlarını kapsıyor, halk yığınları arasındaki bütün farklılıkların meşruluğuna inanan, farklılığını da diğerinden üstün görmeyen eşitlikçi bir yaklaşım içerisinde ele alırsak geniş yığınlar için kabul noktasıdır.

Kabul noktası olan çözüm biçiminin Ortadoğu’da kendisini ifadeye kavuşturması zor değildir. Bu düşünceyi hangi Arap halkı reddedebilir ki, özellikle de Araplar için bulunmaz bir düşüncedir. Yirmi iki devlete bölünmüş, her devletin tepesine çöreklenmiş olan asalakların günlük olarak kemirdiği, tükettiği bir Arap kitlesi var. Bu kitleye özgürlükçü ve doğru çözümler temelinde yaklaşıldığında bunu kabul etmeme gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Elbette bir Kuveyt Şeyhi bütün petrol zenginliklerini kendisine zenginlik kaynağı haline getirmiştir. Denizin ortasında yapay palmiyeli adalarla oteller kurabilecek kadar çılgınlık düzeyinde zenginliğini ifade eden birisinin elbette bunu kabul etmesi beklenemez. Ancak geniş halk yığınları açısından bakıldığında ve bu çözümün anlaşılırlığı geliştiğinde hangi Arap bunu reddedebilir ki, hangi İranlı bunu reddedebilir ki. Molla softalarının iktidar şekillenmesiyle halk üzerindeki zulmünü bilen birisi bunu nasıl reddedebilir ki. İran büyük coğrafyasıyla dört mevsimi yaşayan geniş bir uygarlık merkezi durumundadır, ama büyük bir açlık, büyük bir sefalet söz konusudur. Dincidirler ama büyük vurguncudurlar, toplumu yoksulluk içerisinde tutuyorlar. Böyle bir toplumun çözüme gelmemesi mümkün değildir. Kürtler tarihsel oluşumları itibariyle böyle bir çözüme gelmeyeceklerini söyleyebilirler mi, elbette söyleyemezler. Türkler, kapitalist moderniteyi Ortadoğu’da en iyi şekilde temsil etme sevdasındayken bile içine düştüğü durum ortadadır. En üstte bir tekel olarak bile kendisini sürdüremeyecek durumdadır. Günlük olarak çatışma içerisinde sürekli değerlerini tüketmektedir.

Peki demokratik moderniteyi nasıl örgütleyeceğiz? Önderlik “Akademilerle gelişebilecek bir sistemdir” diyor. Sadece eskisi gibi kaba örgütlemelerle, kaba eylem biçimleriyle, kaba askerlikle olabilecek bir sistem değildir. Bir uygarlık inşasından söz ediliyor, demokratik uygarlığın sacayaklarını oluşturarak uygarlığın bir ifade düzeyi ortaya çıkartılmaya çalışılıyor. Önce bu uygarlığın kendisini ifade edebileceği düşünce ve zihniyet oluşumuna ihtiyacı var. Bu da ahlaki-politik oluşuma bağlı bilimin, bilgeliğin, felsefenin, muazzam bir yoğunlaşma ifadesi olarak akademilerin oluşmasıyla, bu akademilerin yaratmış olduğu düşünce rönesansıyla topluma yayılan bir düşünce ve zihniyetin gelişmesiyle, bu zihniyetin öngörmüş olduğu özsavunma kuvvetlerinin oluşmasıyla gerçekleşebilecek bir durumdur. Böyle bakıldığı zaman gerçekleşmesi mümkün olan bir durumdur. Şimdiye kadar var olan devrim perspektifiyle bakılırsa bile o devrimi gerçekleştirmekten çok daha kolay gerçekleşecek bir durumdur.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Hassasiyet mi dediniz?

Sonraki Haber

Çin olmadı Eskişehir’i ABD’ye verelim

Sonraki Haber
Çin olmadı Eskişehir’i ABD’ye verelim

Çin olmadı Eskişehir’i ABD’ye verelim

SON HABERLER

Ortadoğu dönüşürken iktidar hâlâ 20. yüzyılda mı?

Demokratik entegrasyon ve pozitif barış

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Eylül 2025

Besta’dan Akbelen’e ekolojik yaşam ahlakını örmek

Besta’dan Akbelen’e ekolojik yaşam ahlakını örmek

Yazar: Heval Elçi
26 Eylül 2025

Apocu devrimci yol

Apocu devrimci yol

Yazar: Heval Elçi
26 Eylül 2025

PKK, Serxwebûn ve Mazlum Doğan…

Bilinen Dünyanın Sonu

Yazar: Heval Elçi
26 Eylül 2025

Çin olmadı Eskişehir’i ABD’ye verelim

Çin olmadı Eskişehir’i ABD’ye verelim

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
26 Eylül 2025

Ortadoğu’da demokratik modernite çözümü

Ortadoğu’da demokratik modernite çözümü

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Eylül 2025

Hassasiyet mi dediniz?

Hassasiyet mi dediniz?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
26 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır