• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Aziz Tunç

‘Kürt sorunu, demokrasi ve barış’

2 Kasım 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Aziz Tunç, Yazarlar
‘Kürt sorunu, demokrasi ve barış’

“Kürt sorunu”nun çözümü amacıyla geliştirilen barış ve demokratik toplum süreci kapsamında, haftaya damgasını vuran, önemli bir gelişme yaşandı. Kürt özgürlük gerillası, riskli bölgelerde bulunan güçlerini, yaptığı bir törenle, geri çektiğini duyurdu. Atılan bu adımın, tıkanma trendi gösteren barış ve demokratik toplum sürecine can suyu olmak ve herhangi bir provokasyona yol açmamak için planlanıp pratikleştirildiği belirtildi.

Bu gelişmenin kendisinin verdiği mesaj, geri çekilme işlemi yönetilirken yapılan açıklama, daha sonra Sayın Bayık’ın ve Sayın Karasu’nun yaptıkları açıklamalar, Kürt güçlerinin barış ve demokratik toplum sürecine bağlılığını, bu süreci başarıya taşımaktaki kararlılıklarını çok net olarak ortaya koymaktadır.

Sayın C. Bayık’ın ifadeleriyle söylenen şöyle; “Türk devleti ile Kürtler arasındaki kopukluk ancak demokratik entegrasyon yasalarıyla giderilebilir. Entegrasyon ne asimilasyon ne erime ne de Türkleşmedir. Kürt; kimliği, dili, kültürü ve öz yönetimiyle var olacaktır. Böylece 100 yıllık kopukluk son bulacak, barış gerçekleşecektir.”

Bunların yanında Sayın Bayık, Sayın Öcalan’ın ve ona bağlı olarak özgürlük hareketinin çok ciddi adımlar attıklarını, ancak devletin “hiçbir adım atmadığını”, dolayısıyla “Bu sürecin böyle yürümeyeceğini aklı başında her insan bilir” diyor.

Kürt özgürlük hareketinin bu yaklaşımı, S. S. Önder tarafından, 27 Şubat mesajının devamı olarak dillendirilen, Sayın Öcalan’ın “silahların imhası ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki bir ortam gerektirmektedir,” ifadeleriyle uyumludur. Gücünü buradan alan bu yaklaşım, sürecin bu noktaya gelmesini sağlamıştır.

Bu çabaların sonucunda gelinen noktada mevcut durum, Kürtlerin asli unsur oldukları ve kaybetmeyecekleri ikinci Lozan masası olarak görülebilir. Masanın bir ucu İmralı adasında, bir ucu Ankara’da ve birbirlerine çok uzak olsa da amaçlanan diyalog ve tartışmalar yapılabilmektedir. Bu anlamlı ve değerlidir.

Ancak sürecin sancılı da olsa ilerlemesini sağlayan, büyük bir sorumlulukla hareket eden, yaratıcı ve cesur açılımlar yapabilen sayın Öcalan ve Kürt özgürlük hareketidir.

Buna rağmen devlet sürecin ilerlemesini zorlaştıran bir tutum izlemektedir.  Çünkü devlet, sürecin başından beri, “Kürt sorunu” diye bir sorunun varlığını kabul etmemektedir. Soruna, “Kürt sorunu” olarak değil, bir terör ve   asayiş sorunu olarak yaklaşmaktadır. “Terörsüz Türkiye” tekerlemesinde ısrar edilmesi bu nedenledir. Devletin zorlayıcı bir tartışma yapıldığında açıktan “Kürt sorunu” yoktur diyeceği açıktır.

Zira devlet, sorunun “Kürt sorunu” olduğunu kabul ederse iki önemli sonuçla karşılaşacaktır.  Bir, Kürtlerin ulus olarak varlıklarını kabul etmiş olacaktır.  İki, doğal olarak Kürtlerin ulusal demokratik haklarının bulunduğunu kabul edecektir.

Bu durumda Türk devletinin, Kürtlerin ulusal demokratik haklarına karşı, bugün dirense bile, uzun vadede direnmesi kolay olmayacaktır.

Türk devletinin hem sorunun adını doğru koymaması hem de demokratik bir barıştan kaçarak, demokratik olmayan bir barışı dayatması bu nedenledir.

Dolayısıyla devlet, Kürt sorunundan söz etmeyerek, sorunu ve süreci farklı tanımlayarak, anadilin özgürlüğünü reddederek, bir barış ikliminin yaratılmasından ısrarla kaçınarak, en zayıf olduğu bu alanda ideolojik egemenlik kurmak istemektedir.

Devletin bu yaklaşımına ve bunun sonucu olarak geliştirilen demokratik barış karşıtlığına dikkat çeken Sayın Karasu, “Kürt sorunu demokratikleşme olmadan çözülmez” diyerek hem sorunun adının “Kürt sorunu” olduğunu, hem de çözüm yolunun “demokratik barış” olduğunu ortaya koymaktadır.

Buna rağmen Türk devletinin demokratik bir açılım içine girmemesi, yapısal özelliklerinden ve geleceğe dair yaptığı projeksiyondan kaynaklanmaktadır.

Barışçı ve demokratik olmayan Türk devleti, geleceğini de barışçı ve demokratik olmayan bir devlet olarak tasarlamaktadır.

Mevcut Türk devletini yönetenler, Osmanlı-Türk ve İslam bir hanedan İmparatorluğu rüyasıyla motive olmaktadır. Belirtilen güç odakları, tek etnik yapının, tek inancın hâkim kılındığı, hanedanlıkla yönetilmeyi meşru bir yönetim biçimi olarak gören bir devlet yaratmaya çalışmaktadırlar.  Türk devletinin demokratikleşememesinin nedeni budur.  Demokratikleşemeyen devlet, sürecin gidişatına kendi istediği gibi yön verme çabasından vazgeçmeyecektir.

Ancak Türk devleti “kadir-i mutlak” değildir. Her şey devletin istediği gibi yürümüyor, yürümeyecektir. Devletin yarattığı engeller aşılması mümkün ve gereklidir.

Bunun için, barış ve demokratik toplumun inşası, en değerli talep olarak bütün toplumsal kesimlere aktarılmalı, bu kesimlerin sürece dahil olmaları sağlanmalıdır.

Başta Kürtler olmak üzere, Aleviler, Türkler, Çerkesler, Lazlar, Müslümanlar, kadınlar, emekçiler ve gençler, kısacası savaştan zarar gören herkes, barış için yollara düşmelidir.  Halklar ve ezilenler bulundukları her ortamda harekete geçtiklerinde sürecin ağır aksak yürüyüşü hızlanacak, varılacak yere daha erken varılacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Cumhuriyet: ‘Ana’ ve ‘Yavru’

Sonraki Haber

İlk adım Öcalan’a özgürlük

Sonraki Haber
Muhalefet yol ayrımında

İlk adım Öcalan’a özgürlük

SON HABERLER

Tayip Temel: CHP’ye saldırılar sürecin toplumsallaşmasını engelliyor

Tayip Temel: CHP’ye saldırılar sürecin toplumsallaşmasını engelliyor

Yazar: Bedri Adanır
2 Kasım 2025

Kütahya’da 5.4 büyüklüğünde deprem

Sındırgı’da 4.3 büyüklüğünde deprem

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Kasım 2025

Agirî’de iş cinayeti

Agirî’de iş cinayeti

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Kasım 2025

Werîşe Muradî: Kobanê ruhu kadınların direnişinde yaşıyor

Werîşe Muradî: Kobanê ruhu kadınların direnişinde yaşıyor

Yazar: Bedri Adanır
2 Kasım 2025

Yapay zeka ile iletişim kurmada en etkili dil hangisi?

Yapay zeka ile iletişim kurmada en etkili dil hangisi?

Yazar: Bedri Adanır
2 Kasım 2025

Ahmed El-Şara Beyaz Saray’a gidiyor

Ahmed El-Şara Beyaz Saray’a gidiyor

Yazar: Bedri Adanır
2 Kasım 2025

Diline sahip çık, Kürtçe kitap oku!

Diline sahip çık, Kürtçe kitap oku!

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
2 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır