Erdoğan kendisinden sonra gelecek ismi yavaş yavaş topluma enjekte etmeye devam etti. Oğlu hani kasayı sıfırlayan olarak hatırladığımız Bilal’i AKP’nin başına getirmeyi planlıyor. Tabi bunu yalnız AKP başkanlığı için düşünmemek gerekir. Cumhurbaşkanlığı içinde bir hazırlık döneminin startını da beraberinde getiriyor. Damatlar bu yarışta yoklar. En önemli rakibinin ise dışişleri bakanı Hakan Fidan olduğu da kesinleşti. Hakan Fidan hırslı bir siyasetçi ama onun da sorunları yok değil. CHP’li Namık Tan Fidan’ın diplomasını gündeme getirdi. Soru önergesine YÖK beklenmedik bir şekilde cevap verdi. Bakalım bu yarış içinde bu tartışma konusunun etkisi nasıl olacak. Sosyal medyada bugünlerde en çok konuşulan konu da Bilal Erdoğan’ın vakıflarının çalışma koşullarının nasıl olduğu. 26 Nisan 2012 muhtemelen Suudi kaynaklı bir yapıdan Bilal Erdoğan’ın Vakıf bank hesabına 99 milyon 999 bin 990 dolar yatıyor. Bu para hemen TÜRGEV’in hesabına yatırıldı. Bu para neden ve nasıl geldi. TÜGVA’ya ait bir arabanın içinden silahların çıkması 15 Temmuz’da dağıtılan silahları hatırlatıyor. Her iki konuda da yargı sistemi nasıl bir tavır alacak esas ana konunun bu olması gerekir. Çünkü hukukun nasıl bir işlev içinde olduğunu da biliyoruz. Erdoğan bu hukuksuzluğu ört bas etmek için 400 milletvekili sayısını bularak yeni anayasayı uygulamayı planlıyor. Eğer gerçekleşirse Bilal’in önü açılmış olacak ondan sonra da torunu Ömer devreye girecek. DEVA ve Gelecek partisinin resepsiyona davet edilmelerinin bir nedeni de bu olsa gerek. İlginçtir DEM Parti ile terörsüz Türkiye görüşmelerini sürdürürken onları davet dışında bıraktı. Ama İmralı heyetiyle görüşmeler devam ediyor. Bu da DEM Partiyi ikiye bölme tavrıdır.
Bir yandan barış görüşmeleri diğer yandan hapis cezaları devam ediyor. Kent uzlaşısından dolayı Esenyurt belediye başkanı Ahmet Özer için savcı 15 yıl içeren bir karar verdi. DEM Parti’nin bu uzlaşıda payı büyük ama DEM Parti ile barış görüşmeleri devam ediyor. Samimiyetten uzak, toplumda tedirginlik yaratan bu gelişmeler güven vermiyor. Ülkenin huzuru için bir an önce somut adımların atılması elzemdir. Her geçen gün sorunların daha da büyüdüğüne şahit oluyoruz. Zamana yayılan istikrarsız politikalar istikrarsızlığı da beraberinde getiriyor.
Erdoğan Almanya başbakanı Merz ile görüştü. Görüşmede bir gazetecinin İmamoğlu sorusuna Merz ‘’AB’ye giden yol, Kopenhag Kriterlerinin yerine getirilmesinden geçer” dedi. Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasiyi henüz yeterince karşılamayan kararlar alındı. Bu konuda diyalog var ve devam edecek dendi. Erdoğan’a da aynı soru sorulduğunda “bizim de Ankara Kriterlerimiz var. Bununla dünyaya ve Avrupa’ya açılırız. Çünkü Türkiye sıradan bir Avrupa ve Asya ülkesi değil’’ cevabını verdi. Ayrıca Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu vurgusunu yaptı. Halk olarak hukuksuzluğun en derinini yaşıyoruz sayın cumhurbaşkanı.









