• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
28 Kasım 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Zeynel Kete

Resmileşmiş inkarın gölgesinde: CHP, devlet aklı ve demokratik müzakerenin ontolojisi

28 Kasım 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Yazarlar, Zeynel Kete
Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Türkiye’nin modern siyasal kuruluşu, yüz yıllık bir süreklilik içinde, toplumsal hakikatle arasında kalın bir epistemik mesafe inşa etti. Meclis’te İmralı’ya yönelik olası ziyaretler etrafında üretilen politik gürültü, yüzeyde bir taktik çekişme gibi görünse de, özünde modern cumhuriyet aklının kurumsallaşmış inkâr rejiminin CHP uhdesinde yeniden devriye ettiğinin göstergesidir. Bu anlayış, Neo-Kemalist İslamcılığın kendini tekrar eden resmi inkarı olarak yorumlamak gerekiyor.

İnkâr rejimi: devlet aklının ontolojik kurgusu

Resmileşmiş inkâr, basit bir red ya da dışlama pratiği değildir. O, ulus-devletin kendini kurarken ihtiyaç duyduğu ontolojik homojenliğin siyasal işleyişteki karşılığıdır. Farklılıkları “var olmayan”, “temsil edilemez” ya da “istisna”, “öteki” kategorilerine hapseden bu zihin, aslında modernitenin milli aklının Türkiye’deki yerli tezahüründen başka bir şey değildir.

Bu düzenek, tarih boyunca Kürt ve Alevi kimliklerinin varlığını bir güvenlik sorunu, bir “istisna hali” olarak kodladı. Devlet aklı, Foucault’nun belirttiği gibi, bir “normalleştirme makinesi” gibi çalıştı; farklılıkları ya dönüştürmeye ya da susturmaya yöneldi. Bilinmelidir ki, Kürtler kurbanlık koyun gibi boynunu uzatmayacaktır. CHP ise bu makinenin tarihsel taşıyıcısı olarak, modernleşme söylemini kurucu bir dogma haline getirip, kimliksel çoğulluğu tehdit olarak konumlandırdı. Dolayısıyla bugün demokratik müzakerenin önündeki en sert bariyer, yalnızca siyasal bir tercih değil; bu tarihsel ontolojinin devriye edilmiş halidir.

İmralı meselesi: bir epistemik kırılmayı reddetmek

İmralı’ya gidilerek Sayın Abdullah Öcalan ile demokratik müzakere yürütülmesine yönelik komisyon önerisinin reddi, teknik anlamda küçük, fakat tarihsel anlamda büyük bir karardır. Çünkü mesele, bir ziyaretten ibaret değildir; devlet aklının kendi sınırlarını yeniden çizip çizemeyeceği sorusuna verilen yanıttır. Güvenlikçi reflekslerin yeniden sahneye çıkması, Türkiye’de siyasal olanın hâlâ “istisna rejimi” mantığıyla düşünüldüğünü ortaya koyuyor. Bu, devletin kendi varlığını sürdürmek için sürekli ürettiği bir “dışarı”, temsil edilemez, “öteki”, kurgusudur.

2016’da dokunulmazlıkların kaldırılmasına “evet” deyip bugün “hayır” demek ise stratejik bir dönüşüm değil; ideolojik tutarsızlığın süreklileşmiş biçimidir. CHP’nin resmi aklı hâlâ aynı yerde durmakta, sadece siyasal konjonktüre göre makas değiştirmektedir.

CHP’nin İmralı meselesini “AKP karşıtlığı” üzerinden kurması, siyasal aklın trajik bir daralmışlığına işaret ediyor. Demokratik müzakere, iktidara karşı taktiksel bir hamle değil; Türkiye’nin siyasal yapısının ontolojik dönüşümü için gerekli bir eşiği ifade eder.

“Aktif adım atılmadı” diyerek müzakereyi askıya almak, muhalefetin tarihsel sorumluluktan kaçınmasıdır. Çünkü barış süreçleri, Weberci anlamda bir “güç mücadelesi” değil; toplumsal hakikatle yüzleşme iradesidir.

21. yüzyılda Kürtler yalnızca bir kimlik talebinin öznesi değil; bölgede yeni bir siyasal ontolojinin kurucu aktörlerinden biridir. Kadın özgürlükçü politika, komünal örgütlenme, yerel demokrasi pratikleri ve hukuki-kolektif özneleşme süreçleri, Kürt siyasetini alışılmış ulus-devlet formunun ötesine taşıyor ve demokratik ulus fikrini esas alıyor.

Bu nedenle Kürt kimliğinin inkârı artık sadece yanlış bir siyaset değil; gerçeklikle bağdaşmayan, fiilen çökmüş bir epistemik yapıdır. İnkâr rejimi çökerken, toplum yeni siyasal hakikat biçimleri üretmektedir. Kürtler, varlık ve özgürlük diyalektiğini bilince çıkararak “varoluşunu” koruyacak örgütlülüğe kavuşmuştur. Kürtlerin kapsayıcı hukuk, yerinden yönetim ve pozitif entegrasyon taleplerinin özü, yalnızca kimlik mücadelesi değildir; Türkiye’nin demokrasi kavramsallaştırmasının yeniden kurulmasına yönelik radikal bir davettir.

Ne yapılmalı? 

  1. Demokratik müzakerenin ontolojik kabulü: CHP, anti-AKP’ci refleksin dar sınırlarını aşıp, müzakereyi siyasal varoluşun kurucu bir unsuru olarak tanımalıdır.
  2. Doğrudan muhataplık: Aracı mekanizmalar yerine doğrudan temas; devlet aklının hiyerarşik ses düzenini kıracak yeni bir siyasal dilin imkânını yaratır.
  3. Anayasal çoğulluk: Çoğulculuğu tanıyan anayasal bir çerçeve, Türkiye’nin demokratik ulus fikriyatını farklılıklarla istikrarlı yaşamın zorunlu koşulu olarak görmelidir.
  4. Toplumsal sözleşmenin yeniden yazımı: Sivil toplum, akademi, yerel aktörler ve farklı kimliklerin katıldığı geniş bir toplumsal müzakere zemini oluşturulmalıdır. Bu, yeni bir toplumsal ontolojinin, demokratik cumhuriyetin başlangıcıdır.

Türkiye, demokrasi ve barışın yeni bir epistemik rejim olarak kurulabileceği bir eşikte duruyor. CHP gibi bir partinin vereceği kararlar, yalnızca bugünün siyasetine değil, Türkiye’nin siyasal ontolojisinin yeniden kurulmasına etki edecektir.

Resmileşmiş inkârın gölgesinden çıkmak, yalnızca bir politik tercih değil; bir hakikat cesaretidir. Bu cesaret gösterilmediği sürece, tarihsel tekrarlar yeni kırılmalar üretmeye devam edecek; demokrasi ihtimali her seferinde devlet aklının sınırlarına çarpacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesi: 154 kişi hastaneye kaldırıldı

Sonraki Haber

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

Sonraki Haber
‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

SON HABERLER

Muhalefet yol ayrımında

İktidar savaşları ve Karar Gazetesi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

Devrimde buluşmak

Buluşmanın kararlılığı, yaşamın diplomasisi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

Yazar: Bedri Adanır
28 Kasım 2025

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Resmileşmiş inkarın gölgesinde: CHP, devlet aklı ve demokratik müzakerenin ontolojisi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesi: 154 kişi hastaneye kaldırıldı

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesi: 154 kişi hastaneye kaldırıldı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Kasım 2025

Maduro’dan Hava Kuvvetlerine ‘hazır olun’ talimatı

Maduro’dan Hava Kuvvetlerine ‘hazır olun’ talimatı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır