• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
28 Kasım 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

28 Kasım 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet, Söyleşi
‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

Eren Keskin, 1990’lı yıllarda birlikte insan hakları mücadelesi verdikleri Tahir Elçi’yi anlattı:

  • Tahir Elçi’de benim ilk hatırladığım ya da Tahir Elçi deyince ilk benim için akla gelen şey Hrant Dink ile ne kadar benzedikleri. İki zor meseleyi, coğrafyanın iki en zor meselesini en naif dille anlatabilen iki insandılar. Tahir Elçi de böyle biriydi
  • Bırakıldığı gün birkaç arkadaş aramızda şöyle konuştuk, acaba tutuklansa daha mı iyi olurdu diye. Yani o kadar güvencesiz görüyorduk ki çünkü bir şey olacak korkusu vardı ve oldu. Çünkü benzerlerini daha önce de yaşadık

Hüseyin Kalkan

Kürt mücadelesinin yükselmesiyle birlikte devlet terörü Kürtlerin yaşadığı her yerde devreye sokuldu. Sadece köyler boşaltılıp yakılmakla kalınmadı, insanlar açık veya gizli katledilmeye başlandı. Devletin legal ve illegal örgütleri devreye sokuldu. Bütün Kürt bölgesi kana bulandı, binlerce cinayet işlendi. Halk önderleri kaçırıldı, öldürüldü. Kürtleri korkutmak istediler. Başaramadılar. Bunda insan hakları aktivistlerinin büyük rolü var. Her tehlikeyi göze aldılar. Nerede bir hak ihlali varsa karşı durdular. Bunu büyük bedeller pahasına yaptılar. Bunlardan biri de Tahir Elçi. Katledilmesini 10. yılında hukukçu ve insan hakları aktivisti arkadaşı gazetemizin yazarı Eren Keskin’e Tahir Elçi’yi sorduk. 90’ların başından beri onu tanıyan arkadaşı Eren Keskin, Elçi’yi anlatıyor.

  • Tahir Elçi ile ilgili ilk aklınıza gelenler nelerdir?

Tahir ile biz çok eski arkadaşız, 1990’ların başından itibaren İnsan Hakları Derneği’nin en yoğun olduğu, Kürdistan’daki hak ihlallerinin en yoğun olduğu dönemde birçok olaya ulaşmaya çalışan, birçok olayı raporlamaya çalışan, defalarca bu nedenle tehlikeler altında kalarak olay yerlerine ulaşan ekiplerin içinde hep bir arada olduk. Tahir Elçi’de benim ilk hatırladığım ya da Tahir Elçi deyince ilk benim için akla gelen şey Hrant Dink ile ne kadar benzedikleri. İki zor meseleyi, coğrafyanın iki en zor meselesini en naif dille anlatabilen iki insandılar. Tahir Elçi de böyle biriydi.

Yumuşak bir dille Kürdistan’da yaşanan hak ihlallerini anlatan, herkesin anlayacağı bir dille anlatabilen yumuşak bir insandı. Tavırları son derece insani, karşısındakini korkutmadan, endişelendirmeden konuşan bir insandı. Benim Tahir deyince ilk aklıma gelen hep nedense bu oluyor.

  • Tahir Elçi, bir hukukçu olmanın yanı sıra bir insan hakları aktivistiydi. Siz bu yönlerini yakından biliyorsunuz, neler anlatırsınız?

Aslında Kürdistan’da insan hakları savunucusu olmakla avukat olmak arasında neredeyse çok yakın bir bağlantı var. Çünkü 90’larda işte öne çıkan insan hakları savunucularının çok büyük bir bölümü avukattır. Çünkü o dönem hakikaten çok büyük bir baskı dönemiydi. Avukat olmanın kısmen bir kolaylığı vardı. Savcılara ulaşma, dosyalara ulaşma gibi biraz daha özgür hareket edebiliyorlardı. Ama bizler de çok baskı altındaydık.

Katledilen çok arkadaşımız oldu. Hepimiz gözaltılar yaşadık, işkence, tutuklamalar. Ama Tahir Elçi avukat olmanın dışında da bir insan hakları aktivistiydi. Yani sadece avukat kimliğini kullanarak sadece olaylara bir avukat olarak müdahil olmanın yanı sıra bir eylemci olarak. Aslında hepimiz öyleydik. Yani 90’lardaki avukatların hepsi birer eylemciydi aslında.

Yani sokak eylemleri, oturma eylemleri… her gün ve her an eylemdeydik. Tahir Elçi de bu insanlardan biriydi. Yani sadece mesleki olarak değil, eylemci olarak da her olayın içinde olan bir insandı.

  • Katledilmesine giden süreç yavaş yavaş örüldü. Bu yolun belli başlı duraklarında biri de CNN Türk’te katıldığı programdan sonra yapılan kampanya idi. O süreci yakından biliyorsunuz. Mekanizma nasıl işledi?

Katledilmesine giden süreç gerçekten sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi yavaş yavaş örüldü. Çünkü Tahir Elçi bu devletin bugüne kadar söylemeyi yasak ettiği bir şeyi söyledi. Evet, söyleyenler oldu daha önce, hala da var.

Bugün gelinen noktada artık bambaşka bir noktadayız. Ama burada sorunun PKK ile başlamadığını yani Kürt meselesinin başlangıç noktasının PKK olmadığını, PKK’nin silahlı mücadelesi olmadığını, PKK’den önce örnek verelim. Seyit Rıza, Şeyh Said idam edilip mezarları gizlendiğinde, Kürdistan’da katliamlar yaşandığında PKK mi vardı? Devletin politikalarıdır esas bütün yaşadıklarımızın sebebi.

Aslında Tahir Elçi CNN’deki programda bunu anlatmak istedi. Yani PKK bir sonuçtu, Kürt silahlı hareketinin başlaması bir sonuçtu. Bu anlamda PKK bir terör örgütü değildir, neden değildir anlatmaya çalıştı.

Ama bu büyük bir suçtu. Aynen Vedat Aydın’ın o 90’lı yılların başında Kürtçe konuşması ne demekse, Tahir Elçi’nin de PKK terörist değildir sözü aynı anlama geliyor. İkisinin de yaşamasına müsaade edilmedi.

Biz o gün korktuk, Tahir’in başına bir şey gelecek diye. Gözaltına alındığı gün ben şunu konuştuğumuzu çok iyi hatırlıyorum. Serbest bırakıldığı gün İstanbul’da savcılığa çıkarıldı.

Bırakıldığı gün birkaç arkadaş aramızda şöyle konuştuk, acaba tutuklansa daha mı iyi olurdu diye. Yani o kadar güvencesiz görüyorduk ki çünkü bir şey olacak korkusu vardı ve oldu. Çünkü benzerlerini daha önce de yaşadık.

Tahir’in yaşadığı benzer katliamların bir devamıydı. O nedenle gerçekten bu süreç ilmek ilmek kendileri açısından örüldü ve Tahir’in ölümüne kadar gitti.

  • Bir hukukçu olarak JİTEM davalarına çok önem veriyordu. JİTEM’li sanıkların mahkeme önüne çıkmasına katkısı ne oldu?

Tahir Elçi 90’lı yıllarda Kürdistan’da işlenen ve JİTEM’in esas yürütücüsü olduğu davalarda, kontrgerilla cinayetlerinde, gözaltında kayıplarda, hemen hemen bütün dosyalarda bir avukat olarak görev yaptı. Aslında bu biraz da şöyle bir durum, insan hakları mücadelesi ölülerimize karşı borcumuz derken bunu kastediyoruz aslında. O kadar yakınımızda, gözümüzün önünde her şey oldu ki, o kadar tanıdığımız insan, kardeşimiz, dostumuz, yakınımız, o kadar çok insan katledildi ki kendinizi görevli olarak hissediyorsunuz, yapmam gerekir diye hissediyorsunuz.

Tahir de böyle insanlardan biriydi. Yani yaşamının temel noktasıydı bu davaları devam ettirmek, bu davalara girmek. Kaldı ki zaten o dönem bölgede görülen birçok davada Tahir Elçi’nin adı vardır, birçok dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmüştür.

Katkı şöyle; bu o dönem davalara giren avukatlar çok uğraştılar ama cezasızlık politikası maalesef bu coğrafyada aşılamadı. Çünkü bu son derece net bir devlet politikası ama Tahir’in ve onun gibi avukatların çabalarıyla Kürdistan’da yaşanan hak ihlalleri bütün dünya tarafından kabul edilir, anlaşılır oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çok önemli kararlar verdi.

Bütün bunlar da Tahir Elçi’nin büyük bir payı olduğunu düşünüyorum.

  • Katledilmesi ile ilgili dava sürecini izlediniz, bütün Kürtler yakından izledi. Bir hukukçu olarak hangi noktalar dikkatinizi çekti?

Katledilmesiyle ilgili davada cezasızlık devam ettirildi. Bu davanın hiçbir zaman esasına girilmedi. Tahir Elçi’nin katili, gerçek katili bulunmak istenmedi.

Çünkü devlet hiçbir zaman işlediği hiçbir suçta sorumluluk almadı. Tahir Elçi de diğer cezasız bırakılan dosyalar gibi bir dosya bizim için. O nedenle şaşırdık mı? Tabii ki şaşırmadık.

Ama çok göz göre göre işlenen bir cinayetin sosyal medyanın bu kadar yaygın olduğu, bilginin bu kadar kolay dünyada dolaşıma sokulduğu bir dönemde bile bir davanın bu kadar fütursuzca cezasız bırakılması da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargısının bu cezasızlık politikasının ne kadar içselleştirilmiş olduğunun da en açık göstergelerinden biri oldu.

Eren Keskin’e dair

Eren Keskin 24 Nisan 1959’da Kürt bir baba ile Çerkes bir annenin çocuğu olarak Bursa’da doğdu. Ailesinin de etkisiyle sol siyasete sempati duyarak büyüdü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gördü; çocukluk hayalini gerçekleştirerek avukat oldu ve siyasi davalara bakmaya başladı. 1989 yılında üye olduğu İnsan Hakları Derneği’nde uzun yıllar yöneticilik yaptı. 1990’ların ilk yarısında, olağanüstü hal rejimiyle yönetilen, Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu bölgelerde koruculuk, köy boşaltmalar, yargısız infazlar ve zorla kaybetmeler devlet politikası haline geldiğinde, bölgede yaşanan ağır insan hakkı ihlalleriyle mücadele etmek amacıyla oluşturulan heyetlerde yer aldı; bölgeye yaptığı ziyaretler sırasında sözlü ve silahlı saldırılara hedef oldu. 1990’lı yıllarda hakkında 200’e yakın dava açıldı.

1995 yılında bu davaların birinden mahkûm oldu; Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan ‘Dünyanın Kürt halkına borcu var’ başlıklı yazısında ‘Kürdistan’ sözcüğünü kullandığı için altı ay hapis yattı. Mücadele yürüttüğü alanlardan biri de kadına yönelik cinsel istismar oldu. 1995 yılında girdiği cezaevinde kaldığı koğuşta, birçoğu eski müvekkili olan kadınların neredeyse hepsinin gözaltındayken cinsel istismara maruz kaldığını öğrendi ve 1997’de cezaevinden çıktıktan sonra, bu konuya eğilmek amacıyla, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nu kurdu.

Faaliyetlerine halen devam eden büroya, yirmi yıl içinde yüzlerce kadın başvurdu. 2002 yılında, devlet kaynaklı cinsel işkence konusunda Almanya’da yaptığı bir konuşma nedeniyle açılan davada, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin manevi şahsiyetine hakaret ettiği” gerekçesiyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezası para cezasına çevrildi ve İnsan Hakları Derneği tarafından düzenlenen bir kampanyada toplanan bağışlarla ödendi. Aynı yıl, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, bir yıllığına avukatlık mesleğinden men edilmesine karar verdi. Bu dönemde anaakım medyada hakkında karalama kampanyası başlatıldı. Yoğun baskı gören Özgür Gündem gazetesine destek kampanyası çerçevesinde, üç yıl boyunca gazetenin eş yayın yönetmenliğini yaptı. Biri yaptığı bir konuşmayla, diğerleri ise gönüllü olarak yürüttüğü bu görevle ilgili olmak üzere, hakkında açılmış olan ve halen devam eden toplam 143 dava bulunuyor.

Türkiye’de insan haklarını ödün vermeden, cesur bir duruşla savunuyor. Yönetiminde ve faaliyetlerinde yer aldığı kuruluşlar ve girişimlerle mağdurların yanında duruyor. Devlete yönelik eleştirileri nedeniyle ölüm tehditlerine, fiziksel saldırılara ve nefret söylemine maruz kalırken, tüm riskleri göze alarak, insan hakları ihlallerini hem Türkiye’nin hem de uluslararası toplumun gündemine taşıyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Resmileşmiş inkarın gölgesinde: CHP, devlet aklı ve demokratik müzakerenin ontolojisi

Sonraki Haber

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

Sonraki Haber
PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

SON HABERLER

Muhalefet yol ayrımında

İktidar savaşları ve Karar Gazetesi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

Devrimde buluşmak

Buluşmanın kararlılığı, yaşamın diplomasisi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

PKK’nin 47. kuruluş yıldönümü ve tarihi dönüşümler

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

‘Nerede bir hak ihlali varsa Tahir oradaydı’

Yazar: Bedri Adanır
28 Kasım 2025

Tarihsel hakikatten dersim gerçeğine

Resmileşmiş inkarın gölgesinde: CHP, devlet aklı ve demokratik müzakerenin ontolojisi

Yazar: Heval Elçi
28 Kasım 2025

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesi: 154 kişi hastaneye kaldırıldı

Ankara’da gıda zehirlenmesi şüphesi: 154 kişi hastaneye kaldırıldı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Kasım 2025

Maduro’dan Hava Kuvvetlerine ‘hazır olun’ talimatı

Maduro’dan Hava Kuvvetlerine ‘hazır olun’ talimatı

Yazar: Yeni Yaşam
27 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır