• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Aralık 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Papa’nın Türkiye ziyareti

2 Aralık 2025 Salı - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Papa’nın Türkiye ziyareti

İznik Konsili, Roma dünyasında doktrinel birlik ve siyasi meşruiyet üretme çabalarının başlangıç noktasıydı. Dolayısıyla bugün Papa’nın bu hafızayı siyasi arenaya taşıması, tarihsel bir “birlik üretme” mekanizmasının güncellenmiş versiyonu olarak okunmalıdır

Nurgül Çelebi

Son iki gündür Türkiye’nin gündemi neredeyse tamamen Papa’nın ziyaretiyle meşgul. Pek çok kişi bu ziyareti diplomatik bir temas, bazıları ise sadece sembolik bir tur olarak yorumluyor. Bana kalırsa, bu ziyaret tüm bu değerlendirmelerin ötesinde; hem hafızamıza hem de bugün yaşanan bölgesel kırılganlıklara doğrudan dokunan bir anlam taşıyor. Bir tarihçi daha doğrusu dinler tarihçisi olarak Ankara’daki devlet temaslarından İstanbul’daki ekümenik görüşmelere kadar Papa’nın her adımının çok katmanlı, hem sembolik hem de normatif bir çerçeve içerisinde okunması gerektiğini düşünüyorum. Papa’nın Türkiye ziyareti, ilk bakışta Nicaea/İznik Konsili’nin 1.700. yıldönümünü anma maksatlı gibi görünse de, aslında 20. yüzyılın savaş sonrası dönemlerinde karşımıza çıkan meşruiyet inşası, azınlık hakları ve mekânın sembolik kullanımı gibi benzer motifleri yeniden gündeme taşıyor. Elbette, araçlar ve aktörler değişmiş olsa da tarihsel hafıza, bugünün siyasetini hâlâ etkileyen güçlü bir kaynak.

Geçmişin mekânı, bugünün politikasına mı dönüşüyor?

Reuters’ın haberinde de vurgulandığı gibi Papa’nın ziyaretinin merkezine yerleştirilen İznik Konsili, yalnızca tarihsel bir anının yâd edilmesi değildir. 325’te toplanan bu konsil, Arius’un öğretileri karşısında İsa’nın tanrısallığını kabul eden ve imparatorluk ile kilise arasında güçlü bir kurumsal bağ kuran ilk büyük ekümenik toplantıydı. Ayrıca imparatorluk otoritesi ile kilise arasında kalıcı bir kurumsal bağ kurmuş ve din ile siyaset ortak bir paydada buluşmuştu. Bu yönüyle Roma’da hem doktrinel birlik hem de siyasi meşruiyet arayışının dönüm noktasıdır.

Bu konsil, Roma dünyasında doktrinel birlik ve siyasi meşruiyet üretme çabalarının başlangıç noktasıydı. Dolayısıyla bugün Papa’nın bu hafızayı siyasi arenaya taşıması, tarihsel bir “birlik üretme” mekanizmasının güncellenmiş versiyonu olarak okunmalıdır.

Dahası Vatikan, Türkiye’yi bu hafızanın taşıyıcısı olarak uluslararası arenada merkeze koymaktadır. Bu strateji, 19.–20. yüzyıldaki “mekân-politikası” uygulamalarıyla oldukça benzerdir. Ancak o dönemlerde mekânlar çoğunlukla milletlerarası antlaşma ve zafer mekânı olarak kullanılmıştır. Bugün ise dini meşruiyet ve yumuşak güç aracılığı öne çıkmaktadır.

Yüzyıllardır süregelen azınlık meselesi

Papa’nın ziyaretinin önemli boyutlarından biri, bölgede yüzyıllardır tartışılan azınlıklar meselesiyle ilişkilidir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan büyük nüfus değişimleri, travmatik kırılmalar, ulus-devlet inşası ve azınlıkların korunmasına yönelik uluslararası baskı hâlen kolektif hafızanın bir parçası. 1914–1916 arasında Anadolu ve Mezopotamya’da yaşanan demografik sarsıntılar, ardından Sevr ve Lozan süreçleri, yeni sınırların belirlenmesi ve zorunlu göçler bu hafızanın temelini oluşturur. Benzer motiflerin İkinci Dünya Savaşı’nda da çıktığını hatırlayalım! 1939–1945 yılları arasında uluslararası hukuk, insan hakları söylemleri ve küresel örgütlenme (BM) dönemi başlamış ve hemen ardından, savaş sonrası düzenin kurumsallaşması, Büyük Savaş Suçlarının Yargılanması örnekleri (Nürnberg) ile yeni normlar devreye girmişti.

Bugün Vatikan da benzer bir hafızayı çağırıyor; Türkiye’deki Hristiyan toplulukların görünürlüğünü artıran her vurgu, uluslararası kamuoyu nezdinde normatif bir ilgi oluşturuyor. Fakat bu dikkat artık askeri veya siyasi baskı biçiminde değil; daha çok “ahlaki otorite” üzerinden işleyen ulusötesi bir etki alanı oluşturuyor. Aktörlerin dili “hak, koruma ve diyalog” ekseninde normatif bir baskıya dönüştürüldüğü de akla gelmektedir.  Bu çerçevede Türkiye’ye yüklenen rol, “adil ve kalıcı barışa katkı sunan, halklar arasında istikrarı destekleyen ülke” olma beklentisiyle birleşiyor. Bu beklenti hem kamuoyu oluşturuyor hem de Türkiye’yi sembolik bir arabulucu konumuna yerleştiriyor.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları doğrudan jeopolitik yeniden paylaşım ve askeri çözümlerle sonuçlanmıştı. Lakin günümüzde bölgesel çatışmaların küresel etkisi, Papa’nın konuşmasında “parça parça üçüncü bir dünya savaşı” benzetmesiyle vurgulanmaktadır. Bu benzetme, Papa’nın ziyaretini sadece bir dinî/ekümenik tema olmaktan çıkarıp aynı zamanda küresel bir uyarı/çağrı konumuna getiriyor. Bu durum, Sümer’den bu yana, binlerce yıldır bilinen bir gerçeğin yansıması olarak dinlerin ve dini önderlerin önemli siyasi aktörler olduğunu anımsatıyor. Onu farklı kılan ise, bu uyarıyı taşıyan aktörün bir dini lider olduğundan ötürü, kullandığı aracın daha yumuşak bir diplomasi ve sembolik kanalları olmasıdır.

Bu bağlamda dikkat çekilmesi gereken bir diğer unsur, Ninova’daki Süryani/Asuri topluluklarına yönelik ABD’nin son yıllarda yürüttüğü stratejik politikalardır. Yardım programları, kültürel miras fonları, yerel kurumlarla ilişkiler ve uluslararası görünürlük desteği, bu toplulukları yeniden küresel güç rekabetinin parçası hâline getiriyor.

Bu yaklaşım, 19. yüzyılda İngiltere’nin, 20. yüzyıl başında ise Rusya ve Fransa’nın benimsediği “koruyucu güç” rolünün çağdaş bir versiyonu gibi duruyor. Bu nedenle Papa’nın Süryani cemaatini ziyaret etmesi yalnızca pastoral bir hareket değil; aynı zamanda bu “sahiplenme siyasetlerine” karşı kültürel ve ruhani hafızayı evrensel Hristiyanlık içerisinde yeniden konumlandıran bir jesttir. Böylece Ninova yalnızca bölgesel bir azınlığın evi değil, bütün Hristiyanlığın ortak mirasına ait bir mekân olarak sunuluyor.

Sembolik diplomasi

Tarihe baktığımızda sembollerin, özellikle çatışma ortamlarında, güçlü etkiler yaratabildiğini görürüz. Dinler arası diyalog, liderler arası temas, azınlıkların görünürlüğü gibi unsurlar barış için uygun bir atmosfer oluşturabilir. Ancak sembolik jestlerin kalıcı bir barışa dönüşmesi için somut güvenlik düzenlemeleri, hukuki mekanizmalar ve ekonomik istikrar gereklidir.

Papa’nın ziyaretinin açtığı bu alan önemli olsa da barışın kendisi hâlâ aktörlerin güç dengelerine, çıkarlarına ve sahadaki gerçekliklere bağlıdır. Türkiye’ye biçilen arabuluculuk rolü de bu nedenle değerlidir ama sınırlıdır! Bu bir zemin sunar, güven inşa eder; fakat tek başına çatışmaları çözemez.

Papa’nın Türkiye ziyareti, geçmişin kolektif hafızasını bugünün kırılgan jeopolitiğiyle buluşturan anlamlı bir girişim oldu. Bu ziyaret, hem ortak acıları hem de ortak umutları hatırlattı. Bölgedeki kadim toplulukların varlığını yeniden görünür kıldı. Elbette bu tür girişimlerin kalıcı bir etkiye dönüşmesi için sözlerin ardına somut adımların eklenmesi gerekir. Ancak yine de, bu ziyaretin attığı sembolik tohumların gelecekte daha sakin, daha adil, daha umutlu bir iklim yaratmasını içtenlikle diliyorum.

Bazen bir liderin küçük bir ziyareti bile uzun yıllar boyunca insanların hafızasında barışa dair bir çağrı olarak kalabilir. Umarım bu ziyaret de o çağrılardan biri olur.

Kaynak: https://www.reuters.com/world/middle-east/pope-leo-heading-turkey-closely-watched-first-overseas-trip-2025-11-27/

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Demokrasinin beşiği olmak!

Sonraki Haber

2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

Sonraki Haber
2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

SON HABERLER

2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

2026 yılı bütçe teklifi komisyonda kabul edildi

Yazar: Yeni Yaşam
2 Aralık 2025

Papa’nın Türkiye ziyareti

Papa’nın Türkiye ziyareti

Yazar: Bedri Adanır
2 Aralık 2025

Demokrasinin beşiği olmak!

Demokrasinin beşiği olmak!

Yazar: Heval Elçi
2 Aralık 2025

Kürt mahallelerinde çete yapılanmaları   

Kürt mahallelerinde çete yapılanmaları  

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
2 Aralık 2025

İnciyi açığa çıkarmak

İnciyi açığa çıkarmak

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
2 Aralık 2025

Geçici Hükümet güçleri Süveyda’da bir kişiyi katletti

Geçici Hükümet güçleri Süveyda’da bir kişiyi katletti

Yazar: Yeni Yaşam
1 Aralık 2025

Endonezya’da sel: 604 can kaybı, yaklaşık 500 kişi kayıp

Endonezya’da sel: 604 can kaybı, yaklaşık 500 kişi kayıp

Yazar: Yeni Yaşam
1 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır