• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Emek-Ekonomi

Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

17 Aralık 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Emek-Ekonomi, Manşet
Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

2026 asgari ücreti tartışmaları daha başlamadan ‘enflasyon patlar’, ‘işsizlik artar’, ‘fabrikalar Mısır’a kaçar’ iddiaları havada uçuşuyor. Oysa veriler bu iddiaların gerçeklerle bir ilişkisi olmadığını gösteriyor

Deniz Bakır

2026 asgari ücreti yaklaşırken ezberler bir kez daha raftan indirildi. Hükümet, sermaye örgütleri, ana akım iktisatçılar ve onlara eşlik eden köşe yazarları aynı cümleleri tekrarlıyor: “Asgari ücret artarsa enflasyon azgınlaşır”, “Ücret-fiyat sarmalına gireriz”, “İşveren dayanamaz, işsizlik patlar”, “Fabrikalar Mısır’a taşınır.” Bu efsaneler yeni değil; aksine kırk yıllık neoliberal dogmanın güncellenmiş versiyonları. Amaç ise değişmiyor: Asgari ücreti düşük tutmak, emeği ucuzlatmak.

Oysa tartışmanın merkezine verileri ve toplumsal gerçekliği koyduğumuzda bu anlatının hızla çöktüğü görülüyor. Türkiye’de enflasyonun temel nedeni ücretler değil. Ücretlerin bastırıldığı, sendikal örgütlülüğün zayıflatıldığı, asgari ücretin fiilen ortalama ücrete dönüştüğü bir ülkede dünyanın en yüksek enflasyonlarından biri yaşanıyorsa, “ücret-fiyat sarmalı” masalının izah gücü kalmaz. Merkez Bankası raporlarının dahi kabul ettiği gibi, işçilik maliyetlerinin fiyatlar üzerindeki etkisi sınırlı. Buna karşılık döviz kuru şokları, dolaylı vergiler ve şirketlerin bozulan fiyatlama davranışları, yani kâr marjları, enflasyonun asli motoru.

Son yıllarda yaşadığımız şey bir ücret enflasyonu değil, açık bir kâr enflasyonudur. Ücretler reel olarak gerilerken, şirket bilançolarında rekor kârlılık oranları görülmesi bunun en somut göstergesi. Ücretlerin talep enflasyonu yaratabilmesi için sendikaların son derece güçlü olduğu, ücretlerin fiilen emekçiler tarafından belirlendiği, kapasite sınırına dayanmış bir ekonomi gerekir. Türkiye ise bunun tam tersidir: Düşük ücret, güvencesiz çalışma ve örgütsüzlük.

İkinci büyük ‘efsane’ işsizlik tehdididir. “Zam olursa işçi çıkarılır, işletmeler kapanır” denir. Oysa Türkiye’de asgari ücret artışlarının işsizliği artırdığına dair tek bir güçlü ampirik çalışma yoktur. 2016’da asgari ücretin reel olarak tarihi bir artış yaşadığı dönemde ne kitlesel işsizlik patlaması ne de ekonomik çöküş yaşandı. Tersine, ücret artışı iç talebi canlandırdı. Çünkü işçi sadece bir maliyet kalemi değil, aynı zamanda ekonominin müşterisidir. Asgari ücretli kazandığını tüketime harcar; bu da esnafın, KOBİ’nin, sanayicinin cirosuna döner.

Bugün “fabrikalar Mısır’a gider” söylemi de aynı korku siyasetinin güncel versiyonu. Dün Doğu Avrupa ve Çin’di, bugün Mısır. Ancak rakamlar yine bu iddiayı boşa düşürüyor. Mısır’da asgari ücret dolar bazında Türkiye’den düşük olabilir; fakat asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı Mısır’da Türkiye’den daha yüksek. Yani Mısır’da asgari ücretli, ülkenin yarattığı toplam gelirden Türkiye’deki asgari ücretliden daha büyük bir pay alıyor. “Ucuz ülke” arayışının ise sonu yok; bu mantık kabul edilirse yarın daha yoksul bir ülke bulunduğunda oraya da gidilecektir. Bu, emekçiler arasında küresel bir aşağı doğru yarıştan başka bir şey değildir.

Bugün Türkiye’de sorun, asgari ücretin “yüksek” olması değil; aksine asgari ücretin yaygınlaşarak ortalama ücret haline gelmesidir. DİSK-AR verileri, özel sektörde çalışanların yarıdan fazlasının asgari ücret ya da hemen üzerinde ücretlerle çalıştığını gösteriyor. Kadınlarda bu oran daha da yüksek. Bu tablo, ücret politikasının bir sosyal politika olmaktan çıkıp yoksulluğu yöneten bir mekanizmaya dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Asgari ücret, teknik hesap cetvellerinin değil, sınıf mücadelesinin konusudur. Açlık sınırının altına itilen milyonlar için mesele, birkaç puanlık zam değil; insanca yaşanacak bir ücret ve büyümeden adil paydır.

Sermayenin yalanları

  • Türkiye’de enflasyon ücretlerden değil, döviz kuru, vergi politikaları ve şirketlerin fiyatlama davranışlarından besleniyor.
  • Asgari ücret artışlarının işsizliği artırdığına dair güçlü bir veri yok.
  • 2025 itibarıyla özel sektörde çalışanların yüzde 50’den fazlası asgari ücret ve çevresinde ücret alıyor.
  • Asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı Türkiye’de Mısır’ın gerisinde.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Demokratik entegrasyon, barış hukuku ve bütüncül hukuk

Sonraki Haber

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Sonraki Haber
Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

SON HABERLER

Öcalan: Ortadoğu’da su kardeşliği!

Öcalan: Ortadoğu’da su kardeşliği!

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Kimin Cumhuriyeti

Çöken ‘Reel Sosyalizm’ mi?

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
17 Aralık 2025

Gerçekliği kim yönetiyor? Kürt meselesi üzerinden iktidarın yeni biçimi

Gerçekliği kim yönetiyor? Kürt meselesi üzerinden iktidarın yeni biçimi

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Amed’de barışın, mücadelenin ve sinemanın buluşması

Amed’de barışın, mücadelenin ve sinemanın buluşması

Yazar: Bedri Adanır
17 Aralık 2025

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
17 Aralık 2025

Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

Demokratik entegrasyon, barış hukuku ve bütüncül hukuk

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır