Demokratik ulus, demokratik komünalizm, ademi merkeziyetçilik, Kürt sorununun siyasi ve hukuki alanda çözüme ulaştırılması ve bu eksende demokratik entegrasyon Barış ve Demokratik Toplum stratejisinin temel parametreleridir
Seydi Fırat
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta Barış ve Demokratik Toplum stratejisini ortaya koydu. Bu strateji aynı zamanda Kürt özgürlük hareketini kapsayan bir strateji . Yarım asırlık büyük özgürlük dinamiğinin Barış ve Demokratik Toplum stratejisi ekseninde kendisini yeniden konumlandırmasına yönelik bölgesel ve küresel alanda anlama, anlamlandırma destek olma, eleştiri ve değerlendirmeler yoğun biçimde sürüyor.
1990’larda reel sosyalizm çözüldü, reel sosyalizmin çözülüşü üzerinden çok yoğun eleştiri ve tahliller yapıldı. Reel sosyalizme yönelik en temel eleştiri ve tahlil reel sosyalizmin, kapitalizmin başka bir versiyonunu ürettiğine yönelik oldu . Reel sosyalist sistemin tıkanması ve akabinde çözülüşü sistemin hem fikriyat hem de pratik olarak devlet iktidar olgusuna ve toplumsal alana yönelik yanlış yaklaşımından kaynaklı çözülüşün geliştiği temel tespit olarak öne çıktı.
Reel sosyalizmin çözülüşüne paralel hemen hemen aynı süreçte liberal düşünce paradigmasında da bir çözülme yaşandı. Mevcut durumda liberal paradigmanın herhangi bir siyasi kulvarda yönetimsel, kurumsal ve toplumsal dinamikler üzerinde bir ağırlığından bahsedilemez .
Ağırlık olarak Ortadoğu’da boy veren siyasal İslam, İslamofaşizme dönüştü. Selefi Cihatçılar ve DAİŞ İslamofaşizmin zirvesi oldu. Selefi cihatçıların ve DAİŞ’in yaratığı tahribatın yaratığın yıkımın etkileri hala sürüyor. DAİŞ’in saldırı ve katliamlarına en ağır biçimde Kürtler maruz kaldı.
DAİŞ Şengal’de Ezidi Kürtlerine karşı soykırımda bulundu. Rojava’da binlerce insan katletti. DAİŞ Kürtlere yönelik katliam ve işgal saldırılarını sürdürürken, lojistik ve eleman transferi Türkiye üzerinden sağlanıyordu ve Türkiye bu yönlü DAİŞ’e büyük kolaylıklar sağladı, hem de uzun bir süre. Devlet ve iktidar Türk, Kürt tarihsel ortak bağa ve kardeşlik söylemi pozisyonunu böyle sergilemiş oldu
Yeni Suriye’de selefi cihatçı HTŞ Kürtlere, Alevilere, Dürzilere ve diğer etnik ve inançsal varlıklara karşı DAİŞ tarzı bir yönelimden vazgeçip çoğulcu demokratik, ademi merkeziyetçi bir Suriye’ye açık olur mu? HTŞ bu yönlü bir yaklaşım gösterse dahi Türkiye engeliyle karşılaşacağı kesin.
Türkiye Suriye’de Faşizan bir yapının kurumsallaşmasına tüm yoğunluğuyla işe sarılmış durumda, devletin ve iktidarın bu yönlü yaklaşımından dolayı Türkiye’de bir çok ırkçı aparat Rojava’ya, Rojava’nın demokratik iradesine ve kurumlarına yönelik karalama, iftira ve tehdit furyasını tüm yoğunluğuyla sürdürüyor.
Lozan’dan bu yana bölge ulus devletlerinin tekçi, antidemokratik militarist, faşizan ve Kürt karşıtı tutumları çok ağır tahribatlara yol açtı. Tahribata Türkiye hep öncü bir pozisyon sergiledi . Lozan antlaşmasından sonra Türkiye Kürt halkını yok hükmünde bir halk, bir varlık olarak gördü ve bu yönlü bir politikayı bölgesel ve küresel alana tüm yoğunluğuyla egemen kılmaya çalıştı ve beli oranda başarılı da oldu.
Uluslararası ve bölgesel alandaki kurumların, platformların, siyasal ve toplumsal dinamiklerin Kürt halkının maruz kaldığı zulme ve adaletsizliğe karşı duyarsız tutumlarında Türkiye’nin payı hayli büyük.
Kürt özgürlük hareketi yaratılan tahribatı, yaratılan yıkımı aşmaya yönelik yarım asırlık bir mücadele ortaya koydu ve çok büyük bir bedel ödedi. Verilen bedeler temelinde insanlık tarihinin en büyük direnişini sergiledi. Reel sosyalist bakış tarzın etkisiyle zorlandığı durumlar oldu. Önder Öcalan ve Kürt özgürlük hareketi, reel sosyalizmin etkilerine eleştirel ve öz eleştirel bir tutumu epey bir zamandır geliştiriyor. Kürt özgürlük hareketi ve Önderi Abdullah Öcalan’ın reel sosyalist etkiyi ve bakışı aşma yönünde verdiği mücadele kamuoyu tarafından yakında biliniyor.
Önder Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna sunduğu Barış ve Demokratik Toplum manifestosu yeni bir yön ve yeni bir siyasal doğrultudur.
Demokratik ulus, demokratik komünalizm, ademi merkeziyetçilik, Kürt sorununun siyasi ve hukuki alanda çözüme ulaştırılması ve bu eksende demokratik entegrasyon Barış ve Demokratik Toplum stratejisinin temel parametreleridir.
Kürt özgürlük hareketi ve mücadelesi tüm özgürlükçü ve demokratik dinamiklerin ana ekseni konumunu en berrak biçimde sürdürüyor Barış ve Demokratik Toplum stratejisi temelinde demokratik, özgürlükçü ekseni büyütme ve daha işlevsel kılma ufkunu sunuyor.
Egemen uluş şovenizmin ve dar milliyetçi anlayışın etkisini aşmayan bazı kesimler, gerçeği saptırma uğraşına kendilerini alabildiğine kaptırmış bulunuyorlar. Şu gerçeği kendilerine hatırlatmakta fayda var; siyasal ve toplumsal özgürlüklerin sağlanması önünde engel olan devlettir, iktidardır, hedefi doğru belirlemeleri gerekir diyoruz. Kürt siyaseti ve özgürlük mücadelesi, tüm özgürlükçü demokratik dinamikleri, barışın, hak ve özgürlüklerin sağlanması yönünde ortak mücadeleye ve dayanışmaya davet ediyor.









