31 Mayıs günü, Samatya’ da Ermenistanlı bir kadının bıçaklı saldırıya uğradığı haberini aldığımızda, İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa karşı Komisyon olarak konuyu takibe aldık. Ortak bir Ermeni tanıdık aracığıyla “ nefret saldırısı” na maruz kalan kadına ulaştık. Anlattıkları korkunçtu! “
A” İstanbul’da çalışma izni olan Ermenistanlı bir kadın.
31 Mayıs günü, eşi ve çocuklarını gönderdikten bir süre sonra kapı çalınmış. Üzerinde gecelik kapıyı açmış. Birden içeri kar maskeli ve deri eldivenli iki adam girmiş. Biri “ A”ya bir darbe vurmuş, diğeri mutfağa yönelmiş. Mutfakta asılı olan bıçak setini getirmiş ve “ A”ya dönerek “ Seç bakalım seni hangi bıçak ile keseyim” diye sormuş. Ve bıçaklardan birini alarak, kadının göğüs bölgesini kesmeye başlamış. Kadın önce boğuk ses ile bağırıyormuş.
Ancak, öleceğini anlayınca güç toplayıp yüksek sesle bağırmaya başlayınca adamlar kaçmışlar. Giderken, “ Bu son olmayacak” diyorlarmış. Kadın daha sonra gelen eşi ve komşularının yardımıyla hastaneye götürülmüş. “A” ile konuştuğumda, o kadar korkuyordu ki avukatlığını almak istediğimi söyleyince korktuğunu ne yapacağını bilemediğini söyledi.
Tek isteği bir an önce memleketine dönmekti. Polis doğru dürüst delil dahi toplamamıştı. Aklıma tabii ki yıllar önce yine Samatya’da bir nefret cinayetine kurban giden 80 yaşındaki Marista Küçük geldi. O dosyada da yine hiçbir delil toplamamıştı.
Bizim zorla sunduğumuz delillerde itibar görmemişti. Aslında, Samatya’da Ermenilere yönelik devam eden ırkçı saldırılar, saldırganlarında dediği gibi son değil! Ancak bu saldırıların arkasında 1915’den bu yana devam eden soykırımcı sistemin bakış açısını görmek gerekiyor. Özellikle İstanbul seçimleriyle her iki siyasi parti aday ve parti yetkililerin söylediklerine bakarsak, bu soykırımcı anlayışın izlerini açıkça görürüz. AKP’nin en yetkili isimlerinde Nurettin Canikli, geçenlerde şöyle bir konuşma yaptı ; “ O zaman Topal Osman Ağa hangi amaçla kime karşı mücadele verdiğiyse, biz torunları olarak böyle bir yürekle mücadele veriyoruz.”
Topal Osman, coğrafyamızın yakın tarihinde Ermeni, Rum ve Kürt halkına yönelik saldırılarda çok önemli bir rol oynamış bir adam. Resmi tarihin, onlar için “ şanlı”, bizler içinse “ kirli” geçmişinde yer almış bir suçlu! İşte bugün ırkçı saldırıya uğrayan Ermeni kadın, konuşmaktan hatta dikişlerini aldırmak için hastaneye gitmekten bile korkuyorsa, bu “ iktidar dili”nin çok büyük bir payı var.
CHP adayının dili de çok farklı değil. İmamoğlu da, “ Topal Osman Ağa’ya bağlıyım” diyerek aynı çizgide olduklarını açıkça beyan etti. Yazık çok yazık! Böylesine büyük bir soykırım sayısız insan acısına denen olmuş bir ideolojiyi devam ettiriliyor. Sokak ortasında, gündüz vakti, korkusuzca işlenen ırkçı saldırıları da işte bu anlayış besliyor. Soykırım işte böyle devam ediyor.