Hükümetin kırmızı et fiyatlarını düşürmek için izin verdiği canlı hayvan ithalatı,yerli hayvancılığın gerilemesine yol açtı. Dr. Muhittin Tutkun, besicinin yetiştirdiği hayvandan aldığı payın yüzde 64’ten yüzde 34’e gerilediğine dikkat çekti. Aradaki farkın ise aracılara gittiğini vurguladı
Et ve Süt Kurumu’na (ESK) tanınan sıfır gümrük vergili canlı hayvan ve et ithalatı kotası 2019 sonuna kadar uzatılırken, canlı hayvan ithalatının 1.6 milyar doları aştığını belirten Dicle Üniversitesi Zooteknik Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Muhittin Tutkun, Türkiye’deki besicilerin ve süt üreticilerinin zor durumda olduğunu söyledi.
Tutkun, 2010 yılından günümüze kadar, gelecek için yapılan talimatlar sonucunda iş piyasasındaki dengelerin bozulduğunu ve bu bozulan dengelerin üreticilerin aleyhinde olduğuna dikkat çekti.
Ülkedeki ithalata karşı olduklarını belirten Tutkun, ithalat zorunlu olarak yapılması gerekiyorsa da bunun dişi damızlık üzerine yapılması gerektiğini vurguladı. Tutkun, ithalatı yapılan damızlık ya da erkek hayvanların, piyasayı geçici olarak rahatlatsa da ithalatın sürekli olması durumunda önümüzdeki yıllarda besici ve süt üreticilerinin büyük bir kayba uğrayacağını ya da bu işi bırakacak duruma geleceğini ifade etti.
İnsanlar hayvanlarını satıyor
Tarımsal üretim, besi hayvancılığı ile et ve süt üretiminde çalışanların demografik araştırmasında Diyarbakır’daki yaş ortalamasının 58 civarında olduğunu söyleyen Tutkun, “Bu yaş ortalaması, bizim 4 yıl önce yaptığımız bir çalışma. Şu an onu yapan üreticilerin, 60-62 yaşlarında olduğunu göstermektedir. Gençlerin artık bu işi yapmadığını görmekteyiz. 10 yıl öncesine göre kıyasladığımız zaman Diyarbakır’da artık bu işi yapan insanların geri çekildiklerini ya da kırsal alanlarda fazla bir gelir getirmemesinden kaynaklı hayvanlarını sattıklarını görmekteyiz” diye konuştu.
Üretici değil aracılar kazanıyor
Üreticinin mağdur olduğunu dile getiren Tutkun, üreticinin 3-4 yıl önce ürettiği üründe besicinin payının yüzde 64 iken şimdiyse yüzde 36 olduğunu kaydetti. Aradaki farkın aracılara gittiğini aktaran Tutkun, bu durumu diğer tarımsal ürünlerde de görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Bölgeye uygun damızlık
Tutkun, bundan sonra atılacak adımların ve izlenecek stratejinin ithalat üzerine değil, yerli üreticinin desteklenerek damızlık artışının sağlanması üzerine olması gerektiğinin altını çizdi. Tutkun, bölge koşullarına uygun damızlıkların yerel bölgelere ya da işletmelerde üretilerek çiftçiye adaptasyon kabiliyeti yüksek damızlığın dağıtılmasının, yöredeki üreticinin hayvan sayısında ciddi bir artış sağlayacağını kaydetti. “Çözüm ithalat değil, yerli üreticinin desteklenmesidir” diyen Tutkun yapılacakların başında çiftçinin örgütlenmesinin sağlanması yani kooperatifleşmenin oluşturulması gerektiğini belirtti.
Büyükbaş hayvan sayısı 17 milyonu aştı
Türkiye’de 2018 yılında büyükbaş hayvan sayısı 17 milyon 221 bine ulaştı. Büyükbaş hayvanlar arasında yer alan sığır sayısı 17 milyon 43 bin olurken, manda sayısı ise 178 bin 397 oldu. Küçükbaş hayvan sayısı 46 milyon 117 bin olarak kayıtlara geçerken, küçükbaş hayvanlar arasında yer alan koyun sayısı 35 milyon 195 bin, keçi sayısı da 10 milyon 922 bin oldu. Canlı havyan ve kırmızı et ithalatı 2018 yılında yüzde 130 artışla 1 milyon 457 bin olarak gerçekleşti. 2018 yılında büyükbaş hayvan ithalatına ödenen döviz miktarı, 1.6 milyar dolar oldu.