DEM Parti, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada öğretmenlerin yoksulluk, güvencesizlik ve siyasal baskılarla mücadele etmek zorunda bırakıldığını ifade etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eğitim Politikaları Komisyonu, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, dünyanın dört bir yanında öğretmenlerin bilimin, emeğin ve aydınlanmanın temsilcisi olarak “selamlandığı”, Türkiye’de öğretmenlerin ise yoksulluk, güvencesizlik ve siyasal baskılarla mücadele etmek zorunda bırakıldığı ifade edildi.
Öğretmen maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığı, ücretli ve sözleşmeli istihdamın yaygınlaştığı, yüz binlerce öğretmenin ise atama beklediği vurgulanan açıklamada, bu tablonun yalnızca öğretmenlerin değil, öğrencilerin ve toplumun geleceğinin de gasp edilmesi anlamına geldiği kaydedildi. Eğitim sisteminin uzun süredir otoriter ve tekçi politikaların kuşatması altında bulunduğuna dikkat çekilerek, “Bilimsel ve demokratik eğitim yerine siyasal İslamcı, ırkçı ve asimilasyoncu anlayışlar dayatılmaktadır” denildi.
‘Sürecin geleneksel politikalar içinde ele alınamayacağı açıktır’
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
“Bizler, eşit yurttaşlık temelinde seküler bir toplumsal yaşamı inşa etmeye yönelik politikaların tartışılmasını ve çözüm yollarının oluşturulmasını hayati görüyoruz. Eğitimin hak temelinde örgütlenmesi ve merkezinde yer alan anadilinde eğitim hakkı en önemli başlıklarımızdandır. Asimilasyonu esas alan, farklı kültür ve kimlikleri yok sayan yüz yıllık tekçi mevzuatın tespiti ve ayıklanması artık ertelenemez bir görevdir. İnsan hakları ve eşitlik ilkesine aykırı olarak Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere konan şerhler kaldırılmalı; ayrımcılığı besleyen tüm yasal düzenlemeler değiştirilmelidir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve kalıcı barışın inşası, demokratik hakların genişletilmesiyle ve ülkenin tüm farklılıklarıyla kucaklaşacağı yeni bir toplumsal sözleşmenin oluşturulmasıyla mümkündür. Bu sürecin, geleneksel politikaların dar sınırları içinde ele alınamayacağı açıktır.
‘Birlikte yaşam önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır’
Barışa ulaşmak, bir arada barış içinde yaşayabileceğimiz bir toplumu inşa etmekle mümkündür. Yeni bir toplumsal yaşam, otoritenin eskiye ait antidemokratik tüm yaptırımlarından ve uygulamalarından vazgeçme iradesini göstermesini gerektirir. Barış için farklı kimliklerin ve kültürlerin eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşamasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Demokratik bir toplumun inşasının başka yolu yoktur.”
Açıklamada, üç temel talep dile getirildi:
- Müfredatın bilimsel, laik, demokratik ve çok dilli esaslara göre yeniden düzenlenmesi,
- Anadilinde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması,
- Eğitimde ırkçı, asimilasyoncu ve gerici politikalara son verilmesi.
İhraçların iadesi talebi
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Eskişehir Şubesi, 5 Ekim Dünya Öğretmeneler Günü sebebiyle Ali Güven Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Çok Amaçlı Salonunda sendika üyeleriyle kahvaltı etkinliğinde buluştu. Etkinlikte konuşan Eğitim Sen Şube Başkanı Özkan Demirkol, günün anlamının yanı sıra verilen mücadeleye dikkat çekti.
Türkiye’deki eğitim ve bilim emekçilerinin sorunlarına dikkat çeken Özkan Demirkol, “Hepimiz çok iyi biliyoruz ki nitelikli eğitim, nitelikli öğretmenle mümkündür. Bunun için öğretmen yetiştirme politikalarının bilimsel esaslara göre düzenlenmesi, tüm öğretmenlerin kadrolu ve güvenceli istihdam edilmesi, haksız ve hukuksuz şekilde KHK’lerle ihraç edilen meslektaşlarımızın görevlerine iade edilmesi ve mesleğimizin saygınlığının yeniden tesis edilmesi bir zorunluluktur” dedi.
Eğitim sistemindeki nitelik kaybının, gericileşmenin ve piyasalaşmanın sorumlusunun öğretmenler olmadığının altını çizen Özkan Demirkol, “Bunun sorumlusu, yıllardır aynı politikaları sürdüren siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Biz eğitim emekçileri, yarışmacı değil dayanışmacı bir anlayışla; kamusal, bilimsel, laik, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bizlere düşen görev, kazanılmış haklarımıza yönelik her türlü saldırıya karşı birleşmek, sendikamızı güçlendirmek ve her iş yerinde en geniş demokratik örgütlenmeleri yaratmaktır” ifadelerinde bulundu.
ANKARA