Amed’de 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla on binlerin katıldığı yürüyüşte yurttaşlar barışı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep etti
Şirin Bayık
Amed’de 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Amed Emek ve Demokrasi Platformu ile Demokratik Kurumlar Platformu’nun düzenlediği yürüyüş büyük bir coşkuya sahne oldu. Son dönemlerde Amed’de düzenlenen en kapsamlı yürüyüşlerden biri olan 1 Eylül yürüyüşüne barış talebi damga vurdu; farklı kesimlerden 7’den 70’e on binlerce insan, ‘barış’ talebiyle bir araya geldi.
Yürüyüşte ‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü,’ ‘özgür ve demokratik bir toplum,’ ‘Kürtçeye yasal statü,’ ‘kadınların katledilmediği bir toplum’ ve ‘ekolojik kırımların son bulması’ talepleri pankart, döviz ve sloganlara yansıdı.
Coşkulu yürüyüş öncesi Bağlar ilçesinde toplanan kitle, geniş güvenlik önlemlerine rağmen saatler ilerledikçe arttı. Yürüyüş başladıktan sonra katılım daha da arttı; yürüyüş kolu sığmayacak kadar uzadı. Kalabalık arasında farklı siyasi parti, platform ve kurumların flamaları yer aldı. Coşkulu kitle, “Selam, selam İmralı’ya bin selam”, “Jin, jiyan, azadî, azad bike Rêbertî”, “Bijî serok Apo”, “Bê serok jiyan nabe” sloganlarıyla AZC Plaza önüne vardı. Saatler süren yürüyüş boyunca barış talebi güçlü bir şekilde ifade edildi.
‘Biz devletin de şeffaf davranmasını istiyoruz’
Barış Anneleri Meclisi’nden Müşereh Ülker, Abdullah Öcalan’ın tarihi 27 Şubat Çağrısı’nın üzerinden aylar geçtiğini ama devletin hala somut adımlar atmadığına dikkati çekerek şunları söyledi:
“Bugün Barış Yürüyüşü düzenliyoruz ve sesimizi, taleplerimizi dünyaya duyuracağız. Umudumuz Amed halkının tümünün bu sürece sahip çıkmasıdır. Yüzyıldır Kürt halkı yok sayıldı, ancak her zaman mücadelesini sürdürdü. Bugün herkes Kürt mücadelesini tanıyor ve dünya tarihine geçtik. Sayın Abdullah Öcalan bu sürece öncü olarak önemli bir adım attı. Ancak devletten bu kapsamda adımları göremiyoruz. Sanki sadece PKK’nin silahlarını yakmasını önemsedi. Ancak bizler o silah yakma görüntülerini gördüğümüzde gözyaşlarımızı tutamadık ve barışa bu kadar sahip çıkmaları karşısında duygulandık. Bugün hem Türkler hem Kürtler bu sürece sahip çıkmalı. Kurulan komisyonun önemli adımlar atmasını bekliyoruz. O Meclis’e Barış Anneleri gitti ancak annelerin kendi dillerini konuşmaları engellendi. Bu bizim inancımızın kırılmasına sebep oldu. Biz devletin de şeffaf davranmasını istiyoruz. “
‘Daha fazla adım atılabilir’
Yürüyüşe katılanlardan Herdem Merwanî ise Kürtlerin büyük bedeller ödediğini, acılar çektiğini ve artık kimsenin acı çekmesini istemediklerini ifade ederek sürecin hızlı ilerlemesi gerektiğini aktardı:
“Bugün topraklarımıza, Ortadoğu’ya barış gelmesi umudu ile toplandık. Her şeyin sonu olduğu gibi savaşın da sonu olmalı. Türkiye’de devam eden bir süreç var ve bir yıl geçti neredeyse. Biraz daha hızlı ilerlemesini beklerdik. Tabi bugüne kadar atılan adımlarda hakikaten çok anlamlı ancak daha fazla adım atılabilir.”
‘Önce eşitlik, sonra kardeşlik istiyoruz’
Muhammed Altınkaya, Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğine vurgu yaparak, Barış Anneleri’nin Meclis’te Kürtçe konuşmalarının engellenmesinin samimiyetsizlik olduğunu söyledi:
“Barış Anneleri’nin kendi anadilinde konuşmasının susturulması samimiyeti göstermez. Bu komisyondan beklentilerimizi azalttı. Bu süreci halk yönetmeli. Kürt halkının özlem ve talepleri halen karşılanmamış, önceki dönemlerde barış bombalandı, yaralandı. Bu sebeple barışa giden yolda Suruç’u katledenler, Amed’in katledenler, Sur’u yerle bir edenler yargılanmalı. Eğer bu anlamda barışı bozanların yargılandığını görürsek barışın inşa edildiğini görürüz. Bizim talebimiz halkların barışın sağlanması. Adalet sağlanınca barış gelir. Ayrıca biz önce eşitlik sonra kardeşlik istiyoruz.”
‘Yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli’
Yürüyüşçülerden Necdet Sezgin ise Ortadoğu’da savaşın tamamen bitmesini, halkların barış içinde birlikte yaşamasını istediklerini söyledi:
“Ortadoğu’da yüzyıllardır süren bir savaş gerçekliği var, bu savaşın coğrafyamızda ve Ortadoğu’da tamamen bitmesini istiyoruz. Ülkemizde Kürtlerin, Türklerin, Ermenilerin, Çerkezlerin birlikte, barış içerisinde yaşamasını umut ediyoruz ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Barış isteyenler çoğaldı, bu da barışa olan inancımızı arttırıyor. Türkiye’de başlayan sürecinin kurulan komisyon üzerinden yavaş ilerlediğini görüyoruz. Bu çalışmaların hızlanması ve herkesi kapsamasını umut ediyoruz. Bu açıdan sürecin baş aktörlerinin sürece dahil edilmesini istiyoruz. Yasal düzenlemelerin biran önce hayata geçirilmesini bekliyoruz. Kayyım uygulamasına son verilmesini istiyoruz.”